Prostat kanseri, erkekler arasında en sık rastlanan malignitelerden biri olarak, özellikle büyük hacimli prostatlarda cerrahi müdahalede zorluklar yaşanabilmektedir. Son dönemde yapılmış retrospektif bir çalışma, 100 mililitreden büyük prostat hacmine sahip hastalarda robotik radikal prostatektominin uygulanabilirliğini ve etkinliğini detaylı şekilde ortaya koymuştur. Bu çalışma, prostat hacminin artırdığı cerrahi zorluklara rağmen robotik destekli yöntemin avantajlarını ve sonuçlarını değerlendirmiştir. Özellikle büyük prostatlı hastalarda her zaman teknik zorluklar, kanama riskleri ve kanser kontrolüne dair endişeler cerrahların karşılaştığı temel sorunlar arasında yer almaktadır. Bu bağlamda yapılan çalışmada, robotik cerrahinin getirdiği gelişmiş görüş ve hassasiyetin, bu sorunları minimize ettiği gözlenmiştir.
Çalışmaya alınan 50 hastanın yaşı 55 ile 77 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 66,5 olarak belirlenmiştir. Bu demografik dağılım, prostat kanserinde sıkça karşılaşılan yaş grubunu temsil etmektedir. Hastaların preoperatif prostat spesifik antijen (PSA) değerleri değişkenlik göstermiş ve bazı hastaların yüksek PSA seviyeleri bulunmuştur. Gleason skorları ise çoğunlukla yüksek riskli agresif kanserleri işaret etmiştir. Bu durum, çalışmanın zorlu bir hasta grubunu kapsadığını ortaya koymakta ve robotik cerrahinin etkinliğinin test edildiği zemin olarak önem kazanmaktadır. Hastaların dikkatli bir şekilde seçilmesi, operasyonun planlanması açısından kritik olmuştur.
Cerrahi öncesinde hastalara detaylı preoperatif değerlendirmeler uygulanmıştır. Laboratuvar testleri, multiparametrik pelvik manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve kapsamlı tüm vücut kemik sintigrafisi ile hastaların nodal ve metastatik durumu belirlenmiştir. Bu kapsamlı görüntüleme, sadece cerrahi teknik için uygunluk değerlendirmesi yapmakla kalmamış, aynı zamanda hastaların ilerleyici hastalık riskini de ortaya koymuştur. Ayrıca, bu hazırlık süreci, robotik cerrahinin güvenli şekilde uygulanabilir olduğu hastaların seçilmesini sağlamış ve ameliyat sırasında karşılaşılabilecek risklerin önüne geçilmesine yardımcı olmuştur.
Çalışmanın dikkat çeken yönlerinden biri, tüm vakaların robotik yöntemle başarıyla tamamlanmasıdır. Hiçbir vaka açık cerrahiye çevrilmemiş ve majör vasküler yaralanma yaşanmamıştır. Ortalama ameliyat süresi yaklaşık 105 dakika olarak belirlenmiştir ki bu, büyük hacimli prostatlarda zaman açısından olumlu bir sonuçtur. Ortalama kan kaybı ise sadece 110 mililitre olarak ölçülmüş olup, hiçbir hastaya kan transfüzyonu gerekmemiştir. Bu sonuçlar, robotik cerrahinin büyük prostatlarda anestezi ve cerrahi riskleri minimize eden bir yöntem olduğunu göstermektedir.
Ameliyat sonrası iyileşme süreçleri de oldukça olumlu geçmiştir. Kateterler hastalarda ortalama 4 gün sonra çıkarılmış, hastaların hastanede kalış süreleri ise 5 günü aşmamıştır. İlk gaz çıkarma süresi ise çoğunlukla 1 ile 3 gün arasında olmuş ve bu, gastrointestinal fonksiyonların hızla normale döndüğünü göstermektedir. Bu iyileşme parametreleri, hastaların ameliyat sonrası yaşam kalitelerinin korunduğuna yönelik önemli göstergelerdir. Hemşirelik ve bakım süreçlerinin etkinliği ile birlikte, robotik cerrahinin hızlı rehabilitasyon sağladığı söylenebilir.
Komplikasyonlar minimum seviyede gerçekleşmiştir. İki hastada pelvik lenfatik sızıntı tespit edilmiştir ki bu, pelvik cerrahilerde bilinen ancak yönetilebilir bir risktir. Pozitif cerrahi sınırlara sahip olma durumu ise 50 kişilik grupta yalnızca üç vakada görülmüştür. Pozitif sınırlı cerrahi dokular, kanserin tam olarak temizlenemediğinin bir göstergesi olabilir ancak oranların düşük olması, robotik yöntemin onkolojik kontrol başarısını desteklemektedir. Komplikasyonların azlığı, robotik destekli işlemin güvenilirliğini artırmaktadır.
Onkolojik evrelendirme açısından değerlendirildiğinde, hastaların çoğu T2a ile T3b evreleri arasında yer almıştır. Bu da, hastaların hastalık ilerleyişi açısından farklı kategorilere yayıldığını göstermektedir. Ayrıca, iki hastada pozitif lenf nodu varlığı tespit edilmiştir. Bu durum, kapsamlı preoperatif görüntülemenin ve intraoperatif lenf nodu diseksiyonunun önemini ortaya koymaktadır. Robotik cerrahinin, lenf nodu tutulumunun olduğu durumlarda da uygulanabilme kabiliyeti, hastalık kontrolü açısından kritik bir avantaj sunmaktadır.
Ortalama takip süresi bir yılın biraz üzerinde gerçekleşmiş ve takip edilen hastaların yalnızca %7,9’unda PSA değerlerinde biyokimyasal nüks saptanmıştır. Bu oran, prostat kanseri cerrahisinde erken dönemde nüks oranlarının düşük olduğunu ve robotik metodun etkinliğini desteklemektedir. Ayrıca, bir yıl içindeki takip, cerrahi tedavinin başarısının öngörülmesinde önemli bir parametredir. Bu erken sonuçlar, robotik prostatektominin büyük prostattaki hastalarda güvenilir bir tedavi seçeneği olduğunu kanıtlamaktadır.
Ameliyat sonrası hastaların yaşam kalitesi açısından en önemli parametrelerden biri olan idrar kontinansı başarı oranı ise oldukça yüksektir. Hastaların %90’dan fazlası, bir yıl sonunda idrar kaçırma problemi yaşamamış ve kontinent olmaktan memnuniyet duymuştur. İdrar kaçırma, özellikle büyük prostatlarda yapılan cerrahiler sonrası sık görülebilen bir komplikasyon olup, rengin azalması robotik cerrahinin hastalar açısından sunduğu büyük kazanımdır. Bu durum hastaların sosyal yaşamlarını ve genel yaşam kalitesini doğrudan etkilediği için önem taşımaktadır.
Çalışma sonucunda robotik radikal prostatektominin, büyük hacimli prostatlarda güvenli, etkin ve uygulanabilir bir cerrahi yöntem olduğu vurgulanmıştır. Klinik uygulamaya entegrasyonunun, uzun vadede hasta sayısını artırabileceği ve tedavi başarısını yükseğe taşıyabileceği bildirilmiştir. Ayrıca, robotik cerrahinin teknik zorlukları aşmak için gerekli cerrahi beceri ve deneyimin önemine dikkat çekilmiştir. Büyük prostat diseksiyonu deneyimi ve yüksek vaka sayısına sahip merkezlerde bu yöntemin büyük avantaj sağladığı aktarılmıştır.
Urolojik onkoloji alanında robotik teknolojinin gelişimi ile birlikte prostat kanserinde minimal invaziv tekniklerin sınırlarının genişlediği görülmektedir. Robotik platformların sağladığı yüksek çözünürlüklü görüntüleme ve hassas el hareketleri sayesinde operasyonlar daha güvenli ve etkili hale gelmiştir. Bu gelişmeler, özellikle karmaşık ve büyük prostat vakalarında yeni standartların oluşmasına katkı sağlamaktadır. Teknoloji ilerledikçe tedavi seçeneklerinin çeşitlendiği ve hasta sonuçlarının iyileştiği bir süreç işletilmektedir.
İlerleyen dönemlerde yapılacak prospektif, uzun süreli takipleri olan çalışmaların, bu bulguları teyit etmesi beklenmektedir. Ayrıca, hastaların cinsel fonksiyonları ve genel yaşam kalitesi gibi ek fonksiyonel sonuçlar üzerine de çalışmaların yönelmesi önerilmektedir. Robotik cerrahinin kapsamlı bir tedavi stratejisi olarak benimsenmesi ve standart hale gelmesi için bu tür verilerin önemi büyüktür. Mevcut bulgular, robotik prostatektominin büyük prostatlarda devrimsel bir tedavi yaklaşımı olduğunu desteklemektedir.
Sonuç olarak, büyük hacimli prostatlarda gerçekleştirilen robotik radikal prostatektomi, minimal kan kaybı, kısa hastane yatış süresi, hızlı iyileşme ve yüksek onkolojik başarı oranı ile prostat kanseri cerrahisinde yeni bir paradigma oluşturmaktadır. Cerrahların bu teknolojiyi kullanma becerisi, hasta seçimi ve deneyimi sonuçların belirleyicisidir. Dünyada prostat kanseri tedavisinde ilerlemenin önünde robotik cerrahi önemli bir alternatif olarak yerini almaktadır. Bu gelişmeler hastaların yaşam sürelerini uzatırken yaşam kalitelerini de artırmayı hedeflemektedir.
Operatif verimlilik, güvenlik ve hastaya özgü sonuçların optimize edilmesi açısından robotik cerrahideki inovasyonların önemi büyük ölçüde artmıştır. Prostatın büyük olması durumunda bile, robotik sistemler cerraha daha fazla hareket serbestliği sunmakta ve anatomik yapıları koruyarak cerrahi başarıyı sağlamaktadır. Bu durum, cerrahi risklerin azalmasına ve komplikasyonların önlenmesine yol açmaktadır. Gelecekte teknolojik gelişmelerle birlikte, daha karmaşık prostat kanseri vakalarında bile robotik cerrahinin standart tedavi yöntemi olması beklenmektedir.
Robotik radikal prostatektominin yaygınlaşması, hasta sağkalımı ve ameliyat sonrası yaşam kalitesi açısından önemli kazanımlar sunmaktadır. Büyük hacimli prostatlarda bile uygulanabilirliği kanıtlanmış bu yöntem, prostat kanseri cerrahisinde çığır açan yeniliklerden biri olarak tanımlanmaktadır. Hastaların tedavi seçeneklerinin genişletilmesi, cerrahların deneyim kazanması ve multidisipliner yaklaşımların tercih edilmesi, gelecekte bu alandaki başarının artırılmasında temel taşlar olacaktır.
—
Araştırma Konusu:
Robotik radikal prostatektomi yöntemi ile 100 mililitreden büyük hacimli prostatlarda kanser tedavisinin değerlendirilmesi.
Makale Başlığı:
Robotic prostatectomy for large-volume prostates in prostate cancer: a retrospective analysis of 50 cases (>100 ml).
Web References:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-13490-9
Doi Referans:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-13490-9
Resim Credits:
Scienmag.com
Anahtar Kelimeler:
robotik radikal prostatektomi, büyük prostat hacmi, prostat kanseri, cerrahi sonuçlar, onkolojik kontrol, preoperatif değerlendirme, ameliyat sonrası komplikasyonlar, idrar kontinansı, minimal invaziv cerrahi, prostat spesifik antijen, Gleason skoru