Kanser Kurtulanlar için Modifiye Dans Terapi Araştırması

admin
By admin
7 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Kanser tedavisinde yaygın kullanılan kemoterapi protokollerinin önemli yan etkilerinden biri olan periferik nöropati, meme kanseri tedavisi gören hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen ciddi bir sağlık sorunudur. Özellikle taksan bazlı kemoterapi ilaçları, sinirlerde hasara yol açarak ellerde ve ayaklarda hissizlik, yanma ve dokunma duyusunda azalma gibi semptomlara neden olur. Bu durum sadece günlük aktiviteleri zorlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda düşme riskini artırarak hastaların bağımsızlıklarını kaybetmelerine yol açar. Mevcut rehabilitasyon yöntemleri ise sınırlı rahatlama sağladığı için, bilim insanları sinirlerin yeniden yapılandırılmasını hedefleyen yenilikçi tedavi yöntemleri geliştirmeye odaklanmıştır. Bu bağlamda, The Ohio State University Comprehensive Cancer Center (OSUCCC – James) ve Üniversitenin Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Dr. Lise Worthen-Chaudhari öncülüğünde yürütülen bir araştırma, adaptasyonlu Arjantin tangosu dans terapisinin, kanser tedavisi sonrası nöropati yaşayan meme kanseri hastalarının beyin fonksiyonlarını yeniden programlamada etkili olabileceğini göstermektedir.

Araştırmanın temelinde, sinirsel ateşleme paternlerinin dışsal ritmik uyarılarla senkronize olması olarak tanımlanan nörofizyolojik bir olgu olan “entrainment” bulunmaktadır. Arjantin tangosu, dakikada yaklaşık 120 vuruşluk karakteristik ritmi sayesinde işitsel sinyaller ile motor tepkiler arasında koordinasyonu artırarak bu sinirsel senkronizasyonu desteklemektedir. Böylece dans sırasında hem bilişsel hem de motor beceriler eşzamanlı olarak çalıştırılır, ki bu da nöropati hastalarında sıklıkla bozulmuş olan “çift görev” yeteneğinin geliştirilmesi açısından kritik önem taşır. Çift görev, örneğin yürürken aynı anda konuşma gibi karmaşık aktiviteleri yapabilme kapasitesidir ve nöropatik hastalarda günlük yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesinde ciddi zorluklar oluşturur. Dr. Worthen-Chaudhari’nin pilot çalışması, sosyal dansın evde yapılan egzersizlere kıyasla çok daha yüksek bilişsel katılım gerektirdiğini ve bu durumun duyusal bütünleşme ile motor kontrolü yöneten beyin bölgelerini benzersiz bir şekilde uyardığını ortaya koymaktadır.

Çalışmanın önemli bir özelliği, terapinin uzun vadeli uygulanabilirliğini sosyal ve keyifli yapısıyla desteklemesidir. Geleneksel tekrarlayan fizik tedavi programlarının aksine, adaptasyonlu tango dansı hem motivasyonu artırmakta hem de katılımın sürekliliğini sağlamaktadır. Tedavi protokolleri, denge ve propriosepsiyon becerilerini hedef alan özel dans hareketlerini içermekte ve bu hareketler özellikle eller, ayaklar ve yürüyüş paternlerinin rehabilitasyonuna odaklanmaktadır. Hastaların beyin aktiviteleri, OSUCCC – James ve Yale Üniversitesi ortaklığında yürütülen çalışmada, meme kanseri hastası Aimee Kain gibi katılımcılara takılan sensörler aracılığıyla gerçek zamanlı olarak izlenmekte ve sekiz haftalık tedavi öncesi ve sonrası cortical yanıtların niceliksel verileri elde edilmektedir.

Periferik nöropati, somatosensoriyel yolaklarda bozulan geri bildirim döngüleri nedeniyle dengeyi sürdürebilme ve düşmelerden kaçınmada ciddi zorluklar yaratır. Kemoterapi gören hastaların yaklaşık %80’inde bu durum gözlenmektedir. Bu yüksek savunmasızlık, sadece semptomları hafifletebilecek değil, aynı zamanda sinir fonksiyonlarını iyileştirebilecek etkin rehabilitasyon yaklaşımlarına olan ihtiyacı artırmaktadır. Adaptasyonlu tangoda kullanılan ritmik sinyaller, duyusal yeniden eğitim ve motor koordinasyon süreçlerini tetikleyerek beynin dokunsal uyarıları yeniden öğrenmesini sağlar. Bu mekanizmanın anlaşılması, terapiyi sinirbilim, müzik terapisi ve fiziksel rehabilitasyonu bir araya getiren disiplinlerarası bir model olarak ön plana çıkarmaktadır.

Devam etmekte olan ve toplamda 140 meme kanseri hastasının katılımıyla yürütülen beş yıllık klinik çalışma, tango terapisinin çift görev performansı üzerindeki uzun dönem etkilerini kapsamlı bir şekilde değerlendirmektedir. Çalışmada, literatürde geçerliliği kanıtlanmış nöropsikolojik testler ve biyomekanik yürüyüş analizleri kullanılarak motor fonksiyon ve bilişsel katılım açısından sürdürülebilir iyileşmeler araştırılmaktadır. Bu kapsamlı değerlendirme, adaptasyonlu dans terapisinin alanda kullanılabilirliğini sadece kanser rehabilitasyonu ile sınırlamayarak, diyabet kaynaklı nöropati, nörodejeneratif hastalıklar ve yaşlılıkla bağlantılı fiziksel zayıflık durumlarında da etkin bir müdahale aracı olabileceğinin altını çizmektedir.

Dr. Worthen-Chaudhari, yöntemin nörolojik iyileşme kadar duygusal iyilik halini destekleyen ve kronik engelin getirdiği psikososyal yükü azaltan çok boyutlu faydalarına vurgu yapmaktadır. Geleneksel rehabilitasyon ortamlarında sıklıkla eksik kalan topluluk duygusu ve güçlendirilme, sosyal dans bağlamında doğal olarak gelişmekte ve iyileşme sürecine pozitif katkı sağlamaktadır. Bu bütüncül iyileşme yaklaşımı, bilişsel ve motor becerilerin birbirine bağlı olduğu beyin-vücut etkileşimini merkeze alarak, nöropati tedavisinde sinirsel ve davranışsal sistemlerin eş zamanlı rehabilitasyonunun önemini pekiştirmektedir.

Teknik açıdan, adaptasyonlu tango seansları beyin ve sinir sistemini tekrar bağlantılar kurmaya zorlayan tekrarlayan örüntülü uyarılar sunar. Nörogörüntüleme verileri, duyusal-motor alanlarda sinirsel plastikliğe işaret eden kortikal aktivasyon paternlerinde belirgin değişiklikler göstermektedir. Bu nörofizyolojik temel, ritmik işitsel ipuçlarının motor çıktılarla senkronize edildiği ve hareketlerin zamanlamasını hassaslaştırarak somatosensoriyel geri bildirimi iyileştirdiği aktivite bağımlı sinirsel plastisite modelleriyle tam bir uyum içindedir. Ayrıca, bu protokol farmakolojik müdahalelere olan ihtiyacı azaltarak yan etkileri minimize eden, sürdürülebilir ve hasta odaklı bir rehabilitasyon yaklaşımı sunmaktadır.

Araştırmanın dikkate değer bir başka boyutu ise çift görev yetkinliği üzerine odaklanmasıdır. Bu yetenek, bilişsel görevlerin motor aktivitelerle eş zamanlı gerçekleştirilmesini ifade eder; bozulması hem düşme riskini artırmakta hem de günlük yaşam bağımsızlığını sınırlandırmaktadır. Tango terapisi, karmaşık motor dizilimleri bilişsel gereksinimlerle iç içe sunarak, örneğin adımları ezberlemek ve partnerin hareketlerine uyum sağlamak gibi süreçlerle sinir yollarını eş zamanlı olarak çalıştırır. Pilot veriler, bu yaklaşımın geleneksel ev egzersizlerine kıyasla üstün sonuçlar verdiğini göstererek onkoloji tedavi sonrasında rehabilitasyonda çok modlu ve katılımcı yaklaşımların önemini vurgular.

Bu çalışma aynı zamanda ritmik hareket terapilerinin nörolojik sağlık alanında daha geniş uygulama potansiyeline işaret etmektedir. Yaşlanmaya bağlı duyusal bozulmalar, diyabetik nöropati ve nörodejeneratif sendromların evrensel sorunları göz önüne alındığında, adaptasyonlu Arjantin tangosu çalışmasının ortaya koyduğu prensipler, entegre rehabilitasyon uygulamaları için ölçeklendirilebilir bir model sunmaktadır. Terapinin uyarlanabilirliği ve düşük maliyetli altyapısı, topluluk temelli sağlık programlarında, özellikle düşme önleme ve motor-bilişsel fonksiyonların korunması amacıyla farklı demografik gruplarda uygulanabilirlik açısından önemli avantajlar taşımaktadır.

Sonuç olarak, adaptasyonlu Arjantin tangosu dans terapisi, meme kanseri tedavisinin neden olduğu kemoterapi kaynaklı nöropatiyle mücadelede yenilikçi bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Sinir sisteminin plastisitesinden yararlanarak ritmik uyarılar ve sosyal katılım yoluyla fiziksel semptomların hafifletilmesini sağlamasının yanı sıra psikososyal iyilik halini de artıran bu terapi, multidisipliner bir perspektifle onkolojik rehabilitasyona yeni bir soluk getirmektedir. Devam eden klinik deneyler tamamlandığında, dans terapisinin standart rehabilitasyon protokollerine entegrasyonu mümkün olacak ve hem kanser hastaları hem de genel sensorimotor bozuklukları olan bireyler için yaşam kalitesinde anlamlı iyileşmeler sağlanacaktır.

Araştırma Konusu: Meme kanseri tedavisi sonrası kemoterapi kaynaklı nöropati yaşayan hastalarda adaptasyonlu Arjantin tangosu dans terapisinin etkileri

Makale Başlığı: Adapted Argentine Tango Dance Therapy Shows Promise in Rewiring the Brain to Alleviate Chemotherapy-Induced Neuropathy in Breast Cancer Survivors

Web References:
– https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/39584292/
– https://reporter.nih.gov/search/NLmV7j-TOk-h7zlQmJIUhA/project-details/10982211

Resim Credits: The Ohio State University Comprehensive Cancer Center

Anahtar Kelimeler: Fizik tedavi, Meme kanseri, Kemoterapi, Periferik nöropati, Arjantin tangosu, Dans terapisi, Nöroplastisite, Rehabilitasyon

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir