Mars Shot Desteğiyle SNMMI LBCA Ödülü Dr. Ye’ye

admin
By admin
7 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Metastatik invaziv lobüler karsinom (ILC), meme kanserinin zor teşhis edilen ve tedavisi güç alt tiplerinden biri olarak tıp dünyasında önemli bir meydan okuma oluşturmaktadır. ABD’de memede tespit edilen kanser vakalarının yaklaşık %15’ini oluşturan bu tip, yılda yaklaşık 45.000 yeni vaka ile dikkat çekmektedir. Histolojik yapısı gereği tek sıra halinde ve dağınık şekilde yayılma trendi sergileyen ILC, muayene ve klasik mamografi yöntemleriyle erken dönemde zor görülebilmektedir. Bu durum, tanının gecikmesine, tümörlerin geç aşamalarda fark edilmesine ve tedavi başarısının azalmasına yol açmaktadır. Mevcut görüntüleme yöntemleri, yani bilgisayarlı tomografi (BT), kemik sintigrafisi ve standart FDG PET gibi teknikler, metastatik invaziv lobüler karsinomun yayılımını tam anlamıyla ortaya koymakta yetersiz kalmaktadır.

ILC’nin bu kendine özgü yayılım biçimi, tümör mikroçevresindeki hücresel yapı ve stroma öncelikli olarak araştırılması ihtiyacını doğurmuştur. Lobular Breast Cancer Alliance (LBCA) yetkilileri, ILC’ye yönelik klinik araştırmaların oldukça sınırlı olduğunu belirterek, bu özel kanser tipine uygun gelişmiş görüntüleme teknolojilerinin geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını vurgulamaktadır. Bu gereksinim, SNMMI Mars Shot Araştırma Fonu ile LBCA arasında şekillenen stratejik iş birliği sayesinde karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu ortaklık, kanser hücrelerinden ziyade tümörün destekleyici mikroçevresini hedef alan moleküler görüntüleme alanında yenilikçi bir çabayı doğurmuştur.

Mount Sinai Sağlık Sistemi ve Icahn Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde radyoloji ve nükleer tıp alanında uzmanlık yapan Dr. Randy Yeh, FNK PET/BT görüntüleme yöntemini invaziv lobüler kanserin tanısında yeni bir yaklaşımla ele almaktadır. Bu yöntem, fibroblast aktivasyon protein inhibitörü (FAPI) içeren radyo-ligandı kullanarak, kanserle ilişkili fibroblastların mikroskobik yoğunluğunu ve dağılımını gösterir. FAPI, tümörün stromal dokusunda bol miktarda bulunan fibroblast aktivasyon proteinine yüksek özgüllükle bağlanarak, standardize FDG PET görüntülerinde yakalanması güç olan infiltratif ILC lezyonlarını daha net ve hassas biçimde tespit etme imkanı sunmaktadır.

Planlanan çalışma, ^18F-FAPI PET görüntülerini FDG PET taramalarıyla doğrudan karşılaştırmaya odaklanmaktadır. Bu karşılaştırma, lezyon tespit başarısı, görüntü çözünürlüğü ve radyo-tracer tutulumu gibi objektif parametreleri değerlendirecektir. Çalışmanın kapsamı sadece görüntüleme bulgularıyla kısıtlı kalmayıp, hastalar ve hekimler tarafından doldurulacak anketlerle FAPI PET’in klinik kararlara etkisi ve hastaların hastalık yükünü algılamasındaki gelişmeler incelenecektir. Böylece, elde edilen görselleştirme avantajlarının gerçekten tedavi planlamalarında ve uzun vadeli hasta sonuçlarında bir karşılığı olup olmadığı araştırılacaktır.

Görüntülemenin ötesinde Dr. Yeh, FAPI’nin sadece tanısal amaçlı değil terapötik bir araç olarak da kullanılabileceği vizyonuna sahiptir. FAPI’ye tutturulan tedavi amaçlı radyoizotopların, tümör mikroçevresindeki fibroblastlara seçici yayılımı sayesinde, tümör destek dokusunu hedef alan yeni nesil radyofarmasötik tedaviler geliştirilebilecektir. Bu strateji, klasik kemoterapi ve hormonoterapilere dirençli ILC tümörlerinde tedavi alternatiflerinin artırılması için önemli bir kapı aralamaktadır.

Dr. Yeh’nin eğitim ve deneyimi, hastalık biyolojisi ile moleküler görüntüleme teknolojilerinin kesişim noktasında benzersiz bir birikim sunmaktadır. University of Texas Health Science Center ve Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nde yoğun bilimsel ve klinik eğitimler almasının yanında, radyoloji ve nükleer tıp alanlarındaki uzmanlık sertifikaları, yenilikçi görüntüleme metodolojilerini hızla klinik uygulamalara yansıtmasına olanak vermektedir. Bu multidisipliner deneyim, özellikle zorlanılan kanser türlerinin tanı ve tedavisinde kritik öneme sahiptir.

Nükleer tıp alanında Mars Shot insiyatifi kurucusu Prof. Dr. Richard Wahl ve diğer önemli akademisyenler, FAPI PET’in kanser tanısında geniş bir potansiyel taşıdığına işaret etmektedir. Özellikle invaziv lobüler karcinomda bunun henüz hak ettiği düzeyde incelenmemiş olması, bu alandaki bilgi boşluğunu doldurmayı hedefleyen bu araştırmanın kritik önemini ortaya koymaktadır. Mars Shot Research Fund’ın yaptığı finansal destek, moleküler hedeflere yönelik bu ileri teknolojinin klinik uygulamada çığır açacağı konusunda ciddi bir beklenti yaratmaktadır.

SNMMI ile LBCA arasındaki bu iş birliği, hasta odaklılık prensibiyle yüksek etki yaratacak bilimsel projelerin desteklenmesini somutlaştırmaktadır. ABD’de lobüler meme kanseri alanında tek odaklanmış organizasyon olan LBCA’nın liderliğiyle, klinik öncelikler ve araştırma kaynakları doğru şekilde kanalize edilmektedir. Bu durum, yalnızca bilim insanlarının değil, aynı zamanda hasta topluluklarının da arzu ettiği sonuçlara ulaşılmasını hızlandıran bir örnek teşkil etmektedir.

2023 yılında kurulan SNMMI Mars Shot Araştırma Fonu, nükleer tıp ve moleküler görüntüleme alanında dönüşüm yaratacak projelerin geliştirilmesine öncülük etmektedir. Amacı, yenilikçi araştırmaların hızlı bir şekilde klinik kullanıma dönüşmesini sağlayarak, kişiye özgü tanı ve tedavi yöntemleriyle hasta sonuçlarını iyileştirmektir. Dr. Yeh’nin burs projesi, bu vizyonun somut bir ifadesi olarak değişikliği tetikleyebilecek niteliktedir.

FAPI PET görüntülemesiyle lobüler meme kanserinin tanı, evreleme ve tedavi planlamasında yeni standartların belirlenmesi beklenmektedir. Eğer bu yöntem FDG PET’e kıyasla üstünlük gösterirse, klinik kullanımı yaygınlaşacak ve aynı zamanda FAPI radyoizotoplarına dayanan hedefe yönelik tedaviler alanında da ivme kazanacaktır. Böylelikle, bu yüksek oranda tanı zorluğu olan kanser türü için çok önemli bir tedavi seçeneği ve yaşam kalitesi artışı sağlanmış olacaktır.

Bilim dünyası ve hasta savunucuları, bu kapsamlı ve metodolojik yaklaşımın sonuçlarını büyük bir heyecanla beklemektedir. FAPI PET’in invaziv lobüler karsinomun mikromimari özelliklerini daha iyi aydınlatarak, nükleer tıpta onkolojik tanı ve tedavide hassasiyeti artırması ile kanser yönetim paradigması köklü biçimde değişebilir. Bu çalışma, tümör mikroçevre biyolojisi ve moleküler görüntülemenin kesişimindeki fırsatları ortaya koyarak klinik pratiğe yeni ufuklar açacaktır.

Dr. Yeh’nin araştırması, sadece ILC hastalarına yönelik değil, aynı zamanda moleküler görüntüleme alanında kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımlarını destekleyerek daha geniş çaplı bir değişim dalgasının da öncüsü olacaktır. Bu teknoloji doğrulandıkça, küresel ölçekte klinik araştırmalara, tanı algoritmalarına ve terapötik protokollere dahil edilerek kanser tedavisinde yeni bir era başlatması hedeflenmektedir.

Araştırma Konusu:
Metastatik invaziv lobüler meme kanserinin ^18F-FAPI PET görüntüleme yöntemi ile tanı ve tedavisinin geliştirilmesi

Makale Başlığı:
Novel FAPI PET Imaging Promises Breakthrough in Detection and Management of Invasive Lobular Breast Cancer

Web References:

Lobular Breast Cancer Alliance


https://www.snmmi.org

Anahtar Kelimeler:
invaziv lobüler karsinom, lobüler meme kanseri, FAPI PET, moleküler görüntüleme, nükleer tıp, radyofarmasötik tedavi, kanser tanısı, meme kanseri görüntüleme, fibroblast aktivasyon proteini, metastatik meme kanseri

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir