Son otuz yılda pankreas kanserinin küresel çapta artış trendi ve sağlık eşitsizliklerine etkisi, 2021 Küresel Hastalık Yükü (GBD) çalışmasının kapsamlı verileriyle ortaya kondu. Pankreas kanseri, dünyada halen kanser kaynaklı ölümlerde yedinci sırada yer alan ve tedavi seçenekleri sınırlı, en ölümcül maligniteler arasında bulunuyor. 1990’dan 2021’e, hastalığın yarattığı engellilik ve erken ölüm yıllarını içeren Toplam Engellilik Düzeltilmiş Yaşam Yılları (DALYs) iki katından fazla artarak, dünya genelinde 1,76 milyondan 4,25 milyona yükseldi. Bu artış, özellikle sosyoekonomik, coğrafi ve risk faktörlerine bağlı derin eşitsizliklerin varlığını gözler önüne seriyor.
DALYs metriği, yaşam kaybı ve yaşamda geçirilen süredeki engelliliklerin birleşimini hesaplayarak, hastalığın toplumsal ve ekonomik etkisini kapsamlı biçimde gösteriyor. Pankreas kanserinde yaşa standartlanmış DALY oranlarında da yüzde 11,57’lik bir artış gözlenerek 100 binde 48,71 seviyesine yükselmiş. Bu durum, nüfusun yaşlanması ve demografik değişimlerin etkisine rağmen pankreas kanserinin gerçek yükünün yükseldiğini teyit ediyor. Özellikle ileri yaş gruplarında artış, hastalığın tanı ve tedavi zorluklarının devam ettiğini göstermekte.
Bölgesel olarak ise yük yüksek sosyo-demografik indeks (SDI) skorlarına sahip ülkelerde, yani genel olarak gelişmiş ekonomilerde yoğunlaşıyor. Ancak endişe verici biçimde, geçiş ekonomileri ve gelişmekte olan bazı ülkelerde yaşa göre standartlanmış oranlar, yüksek ve düşük SDI’lı bölge ortalamalarını aşmış durumda. Bu durum ekonomik gelişmenin tek başına hastalık yükünü azaltmaya yetmediğini; yaşam biçimi değişiklikleri, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliği ve çevresel faktörlerin karmaşık etkilerinin hastalık yükünü şekillendirdiğini ortaya koyuyor.
Eşitsizlik analizlerinde kullanılan Konsantrasyon İndeksi (CI) ve Eşitsizlik Eğimi İndeksi (SII), gelirle ilişkili sağlık farklarının büyüdüğünü net olarak gösterdi. 1990 ile 2021 yılları arasında SII değeri 189,63’ten 321,17’ye yükselerek, zengin ve fakir nüfuslar arasında pankreas kanseri yükü farkının hem oransal hem de mutlak anlamda genişlediğini ortaya koydu. Düşük gelirli ülkelerde yaşayanlar, bu kanserden daha fazla etkilenerek küresel eşitsizliklerin derinleşmesine yol açıyor.
Pankreas kanserinin artan yükünün temelinde modifiye edilebilir risk faktörleri, özellikle obezite ve yüksek açlık kan şekeri düzeylerinin yükselişi bulunuyor. Bu riskler, obezite ve tip 2 diyabetle yakından ilişkili olup, ekonomik ve beslenme dönüşüm geçiren birçok ülkede giderek yaygınlaşıyor. Obezitenin ve kronik hipergliseminin, inflamasyon, insülin direnci ve metabolik bozukluklar yoluyla pankreas kanserinin başlangıcı ve ilerlemesinde kritik rol oynadığı bilinmektedir.
GBD 2021 çalışması, yaş, cinsiyet, SDI ve önemli risk faktörlerine dair çok boyutlu verileri sentezleyerek DALY tahminlerini sunuyor. İstatistiksel modelleme ve sağlık verilerinin derin analiziyle, age-sex pyramidleri ve coğrafi haritalar gibi görselleştirmeler, hastalık yükünün farklı profile sahip bölgelerini belirliyor. Bu çok katmanlı yaklaşım, basit vaka sayılarının ötesinde, hastalığın toplumsal, ekonomik ve sağlık sistemi üzerindeki etkilerini ayrıntılı şekilde ortaya koyuyor.
Artan DALY eğilimleri özellikle geçiş ekonomilerinde tanı ve kayıt sistemlerindeki iyileşmelerle kısmen ilişkilendirilse de, esas nedeni risk faktörlerinin kontrol altına alınamaması ve sağlık hizmetlerine eşit erişim sağlayamama olarak öne çıkıyor. Pankreas kanserinin erken belirtilerinin belirgin olmayışı, gecikmiş tanılara ve dolayısıyla kötü prognoza zemin hazırlıyor. Bu durum hem ölüm hem de engellilik oranlarının artmasına yol açarak, farkındalık arttırma ve erken tanı yöntemlerinin geliştirilmesi konusunda acil ihtiyaçları işaret ediyor.
Sağlık altyapısı eşitsizlikleri hastalık yükünü daha da ağırlaştırmakta. Düşük SDI’lı ülkelerde erişilemeyen ileri tanı yöntemleri, cerrahi tedavi imkanları ve yeni kemoterapi protokolleri nedeniyle, vaka ölüm oranları yüksek seviyelerde seyrediyor. Bu durum, klinik sonuçlarda zengin ve fakir ülkeler arasındaki farkı artırıyor ve sağlık sistemlerinin güçlendirilmesini gerektiriyor.
Mücadelede önleme odaklı stratejilerin önemi büyüktür. Obezitenin azaltılması, metabolik sağlığın desteklenmesi ve diyabetin kontrolü için yaşam tarzı müdahaleleri ile halk sağlığı politikalarının etkinleştirilmesi, artan hastalık eğilimlerini yavaşlatabilir. Ayrıca düşük SDI bölgelerine sağlık altyapısına yatırım yaparak, erken tanı sistemlerini iyileştirmek ve eşit tedavi erişim imkanı sağlamak kritik bir görevdir.
Küresel işbirliği ise bu mücadelenin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Ülkeler arası veri paylaşımı, araştırma ilerlemeleri ve en iyi uygulamaların yaygınlaştırılması, pankreas kanseri yönetiminde fark yaratabilir. Standart tarama protokollerinin oluşturulması, risk sınıflandırma araçlarının iyileştirilmesi ve kültürel duyarlı önleme kampanyalarının hayata geçirilmesi için ortak platformlar gerekliliği ortaya çıkıyor.
Tanı teknolojilerindeki yeni gelişmeler, pankreas kanserinin erken saptanmasında umut vadediyor. Sıvı biyopsileri, moleküler profilleme ve yapay zekâ destekli görüntüleme analizleri, tanı sürecini daha hassas ve hızlı hale getirme potansiyeline sahip. Ancak, bu teknolojilerin gelişmekte olan ülkelerde erişilebilir hale gelmesi için kapasite geliştirme ve teknoloji transferi gerekmektedir; aksi takdirde mevcut sağlık eşitsizlikleri daha da derinleşecektir.
Son olarak, sağlık bilgi sistemlerinin güçlendirilmesi gerekliliği vurgulanıyor. Doğru, güncel ve ayrıntılı veri toplama mekanizmalarının kurulması, epidemiyolojik trendlerin izlenmesi, müdahalelerin etkinliğinin değerlendirilmesi ve politika kararlarının bilimsel temelde verilmesi için şarttır. Verisiz yürütülen mücadele, hastalık yükünün azalmamasına ve eşitsizliklerin büyümesine yol açacaktır.
Özetle, pankreas kanseri küresel sağlık için kritik bir tehdittir. Son otuz yılda yükü katlanarak artmış, sosyoekonomik ve coğrafi eşitsizlikler belirgin şekilde büyümüştür. Yükselen risk faktörleri, sağlık sistemi yetersizlikleri ve tanı güçlükleri, çok yönlü bir yaklaşım gerektiren bu hastalıkla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Halk sağlığı müdahaleleri, sağlık altyapısı iyileştirmeleri ve uluslararası işbirliği; bu ölümcül hastalıkta etkili yol kat etmek için olmazsa olmazlardır. Aksi halde, pankreas kanserinin neden olduğu ölüm ve acılar artmaya devam edecektir.
2021 GBD çalışmasının elde ettiği bu önemli bulgular, küresel tıp ve halk sağlığı camiasına güçlü bir uyarı niteliğindedir. Pankreas kanserinin sessiz katil olma özelliği, sosyal belirleyicilerin ele alınması, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve önleme ile yeniliğin bir arada yürütülmesini zorunlu kılmaktadır. Bilinçli politikalar ve ortak irade ile, pankreas kanserinin yıkıcı etkisine karşı mücadelede ilerleme sağlanabilir.
—
Araştırma Konusu:
Küresel pankreas kanseri yükünde 1990-2021 dönemindeki farklılıklar; epidemiyolojik trendler, sosyoekonomik eşitsizlikler ve ilgili risk faktörlerinin analizi.
Makale Başlığı:
Global disparities in the burden of pancreatic cancer (1990–2021): insights from the 2021 Global Burden of Disease study
Web References:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14110-2
Doi Referans:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14110-2
Resim Credits:
Scienmag.com
Anahtar Kelimeler:
pankreas kanseri, küresel hastalık yükü, DALYs, sosyoekonomik eşitsizlik, modifiye edilebilir risk faktörleri, obezite, yüksek kan şekeri, sağlık hizmetlerine erişim, erken tanı, epidemiyoloji, küresel sağlık eşitsizlikleri