Lenfoma alanında ciddi bir ilerleme kaydedilerek CD5-pozitif diffüz büyük B hücreli lenfomanın (DLBCL) moleküler alt tiplerinin tahmininde CD5 ve p53 immünohistokimyasal belirteçlerinin birlikte kullanılması önerildi. Bu çalışmada, CD5 ve p53’ün, genetik alt tipleri yüksek doğrulukla yansıtması sayesinde tanı ve tedavi süreçlerinde önemli bir aşama sağlanabileceği gösterildi. Özellikle agresif seyreden CD5-pozitif DLBCL’de moleküler alt tiplerin hızlı ve erişilebilir bir yöntemle belirlenmesi, tedavi planlamasında kişiselleştirilmiş yaklaşımlara zemin hazırlıyor.
CD5-pozitif DLBCL, lenfomanın oldukça agresif ve ayrıcalıklı bir alt tipi olarak uzun süredir cerrahlar ve patologlar için zorluk teşkil etmektedir. Bu tip, tipik DLBCL’den farklı olarak genellikle ileri evrede ve yoğun ekstranodal yayılım gösterir. Bu nedenle, hastalığın moleküler sınıflandırmasını doğru yapmak ve uygun tedavi stratejilerini belirlemek öncelikli hale gelmektedir. Çalışmanın temel amacı, immünohistokimya kullanarak bu zor lenfoma alt tipini genetik temelde ayrıştırmak olarak öne çıkıyor.
Araştırmada 25 CD5-pozitif DLBCL hastası kapsamlı olarak analiz edildi. Hasta grubunda cinsiyet dağılımı dengeli olup; 13 kadın, 12 erkekten oluştu. Yaş ortalaması 60’ın üzerinde olup, bu yaş grubunun klinik seyri daha zorlu olarak biliniyor. Hastaların büyük çoğunluğunun evre IV’te tanı alması, hastalığın yaygın ve agresif yapısını doğruluyor. Bu demografik ve evre bilgileri, çalışmanın klinik anlamda önemini güçlendiriyor.
İmmünofenotipik incelemeler, tüm olgularda B hücrelerine özgü markerlar CD20 ve MUM1’in tutarlı şekilde pozitif olduğunu ortaya koydu. Bu da hastalıkta aktif B hücre fenotipinin hakim olduğunu gösterdi. Ancak BCL6 ve CD10 gibi diğer markerlar değişkenlik göstererek CD5-pozitif DLBCL’nin heterojen yapısını gözler önüne serdi. Özellikle MYC ve BCL2 proteinlerinin aynı anda yüksek oranda (24 olgudan 21’inde) ekspresyon göstermesi, agresif ve dirençli “double-expressor” fenotipinin varlığına işaret etti.
p53 proteininin immünohistokimyasal analizi, TP53 gen mutasyonlarını %95.65’lik doğruluk oranıyla tahmin etmekte başarılı oldu. Bu bulgu, pahalı moleküler testlere gerek kalmadan rutin patoloji laboratuvarlarında pratik bir tarama aracının mümkün olduğunu gösterdi. p53 pozitifliği, tümörlerin genetik yapıları hakkında önemli ipuçları vererek moleküler alt tiplerin ön tanımlanmasında kullanılabilmektedir.
Genetik sınıflandırma kapsamında, CD5-pozitif DLBCL vakalarının yarısından fazlası MCD (MYD88 ve CD79B mutasyonları) alt tipinde sınıflandırıldı. Bu alt tip, özgün patolojik mekanizmalar ve tedaviye yönelik potansiyel zaaflar barındırıyor. TP53 mutasyonu taşıyan olgular ise mutant p53 protein profiliyle uyumlu bir şekilde TP53^Mut grubu altında yer aldı. EZB alt tipi ise az sayıda görüldü ve genellikle irin merkezli kökene sahip B hücrelerini yansıtıyordu.
Araştırmanın kritik katkılarından biri, CD5 ifadesinin yoğunluğu ile p53 durumunun entegre edilerek moleküler alt tiplerin tahmin edilebilmesi oldu. Özellikle yoğun CD5 ekspresyonu görülen olgularda wild-type p53 fenotipi MCD alt tipini işaret ederken; mutant p53, TP53 mutasyonlu alt tipe güçlü bir şekilde bağlandı. CD5 ekspresyonunun düşük veya orta olduğu durumlarda ise p53 ile moleküler alt tip uyumu biraz daha belirsizdi ancak yine bilgi verici olduğu saptandı.
Bu yeni kriterler, klinik uygulamada CD5 ve p53 immünohistokimyasıyla hızlı ve uygun maliyetli ön moleküler sınıflandırmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Patologlar ve onkologlar için başlangıç tablosu çıkararak, tedavi kararlarının moleküler hedefler doğrultusunda daha isabetli hale gelmesini sağlıyor. Böylelikle, hastalar gereksiz toksisite riski azaltılırken, hedefe yönelik ilaçlar daha etkin kullanılabilecek.
Çalışma, lenfoma sınıflandırmasında klasik histopatolojiden moleküler patolojiye geçişin önemini vurguluyor. İmmünohistokimyanın genetik verilerle harmanlanması, kaynak kısıtlı merkezlerde bile ileri düzey kişiselleştirilmiş tedaviye olanak sağlıyor. Bu yaklaşım, hematolojik onkolojide diagnostik doğruluğu artırarak, tedavi başarısını yükseltme potansiyeline sahip bulunuyor.
Klinik özelliklerin moleküler tiplerle ilişkili biçimde ele alınması, CD5-pozitif DLBCL’nin yaşlı hastalarda daha ileri ve yaygın hastalıklarla seyrettiğini ortaya koyuyor. Bu da, tanı ve tedavideki hızlı aksiyon alınmasının gerekliliğini bir kez daha teyit ediyor. Ayrıca, agresif fenotipin doğrulanması, hastaların yoğun ve yenilikçi tedavi seçeneklerine yönlendirilmesini destekliyor.
MYC ve BCL2 proteinlerinin birlikte yüksek ekspresyonu, iyileşmeye dirençli “double-expressor” fenotipi temsil ediyor. Bu fenotip, standart kemoterapilere yanıtsızlık ve kötü prognozla bağlantılıdır. CD5 ve p53 gibi immünohistokimyasal belirteçlerle TP53 mutasyonunun ilişkilendirilmesi, bu zorlu alt grupların erken teşhisini sağlayarak daha yoğun veya hedeflenmiş tedavi gereksinimini ortaya çıkarabilir.
Araştırma, ileri aşamada moleküler alt tip tahminini amaçlarken, bulguların daha geniş hasta gruplarıyla doğrulanması gerektiğini de belirtiyor. Ayrıca CD5 ve p53’ün birlikte kullanımı, yeni nesil sekanslama ve çok-omik teknolojilerle desteklenerek hastalığın moleküler karmaşıklığını daha iyi anlamaya zemin hazırlayacak. Böylece, daha hassas ve etkin tedavi stratejileri geliştirilebilecek.
Sonuç olarak, araştırma, CD5 ve p53 immünohistokimyasının CD5-pozitif DLBCL’de moleküler alt tiplerin öngörülmesinde güvenilir, pratik ve doğru bir yöntem olduğunu kanıtladı. Bu yaklaşım, hematolojik malignitelerde kişiselleştirilmiş tıbba önemli katkılar sağlayarak tanı ve tedavi süreçlerine yeni bir perspektif kazandırıyor. Klinik uygulamada yaygınlaşması, hastaların yaşam kalitesini ve tedavi başarısını önemli ölçüde yükseltebilir.
Lenfoma sınıflandırmasının evrildiği bu dönemde, immünohistokimya ile genomik verilerin entegrasyonunun önemi giderek artıyor. CD5 ve p53’ün hastalık biyolojisi ve tedaviye yanıt hakkında sunduğu hızlı ve ekonomik bilgiler, patoloji laboratuvarlarında DNA bazlı testlere alternatif oluşturabilir. Bu sebeple, günlük pratiğe adapte edilmesi hematoloji alanında bir paradigm değişikliği anlamına geliyor.
Araştırma Konusu: Predictive value of CD5 and p53 immunohistochemistry in molecular subtyping of CD5-positive diffuse large B-cell lymphoma
Makale Başlığı: CD5 and p53 immunohistochemistry: valuable prediction method in molecular typing of CD5-positive diffuse large B-cell lymphoma
Web References: https://doi.org/10.1186/s12885-025-13990-8
Doi Referans: https://doi.org/10.1186/s12885-025-13990-8
Resim Credits: Scienmag.com
Anahtar Kelimeler: CD5 pozitif DLBCL, p53 immünohistokimya, moleküler alt tip, TP53 mutasyonu, MCD alt tipi, double-expressor fenotip, lenfoma moleküler sınıflandırma, immünohistokimya, kişiselleştirilmiş tedavi, hematolojik maligniteler, agresif lenfoma tanısı, genetik analiz