PRMT5 İfadesi Kolon Kanseri Kemoterapi Sonucunu Öngörür

admin
By admin
7 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Kolon kanseri tedavisinde protein biyobelirteçlerinin rolü, hastaların tedaviye yanıtını tahmin etmek ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejileri geliştirmek açısından büyük önem taşıyor. Çin’den araştırmacıların BMC Cancer dergisinde yayımladığı yeni bir çalışma, protein arginin metiltransferaz 5’in (PRMT5) kolon kanseri hastalarında cerrahi sonrası uygulanan kemoterapi sonuçlarıyla ilişkisini ortaya koydu. Çalışmanın sonuçları, PRMT5’nin hasta prognozunda kritik bir belirteç olarak kullanılabileceğini ve gelecekte adjuvan kemoterapi kararlarının şekillenmesinde etkili olabileceğini gösteriyor.

Kolon kanseri dünya genelinde en yaygın kanser türlerinden biri olarak önemli bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Cerrahi müdahale birçok hastada küratif etkiler sağlasa da, nüks riski nedeniyle operasyon sonrası adjuvan kemoterapi uygulanıyor. Ancak tüm hastalar kemoterapiden eşit derecede fayda göremediğinden, tedavinin etkinliğini öngörebilecek güvenilir biyobelirteçlere duyulan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bu bağlamda, PRMT5 enziminin fonksiyonları ve kanser hücrelerindeki ifadesi üzerine yapılan çalışmalar, biyobelirteç olarak değerlendirilme potansiyeline işaret ediyor.

Çalışma ekibi, Lu ve arkadaşları, 199 kolon kanseri hastasından cerrahi esnasında elde edilen tümör ve çevre dokularında PRMT5 protein düzeyini immünohistokimya (IHK) tekniğiyle belirledi. Bu yöntem, PRMT5’in doku içindeki lokalizasyonunu ve miktarını hassas biçimde ölçmeyi sağlayarak tümör biyolojisinin belirgin şekilde analiz edilmesini mümkün kıldı. Böylece kanser dokusuyla normal doku arasındaki fark net olarak ortaya kondu.

Analizler, PRMT5’in tümör dokularında belirgin biçimde yüksek düzeyde ifade edildiğini gösterdi. Bu bulgu, benzer şekilde diğer kanser türlerinde de gözlenen arginin metiltransferazların onkojenik etkisini destekliyor. İlgi çekici olarak PRMT5 yüksekliği, hastaların yaş, cinsiyet, tümörün yeri, diferansiasyon derecesi, TNM evresi, vasküler invazyon ve mikrosatellit instabilite durumu gibi klinik-patolojik parametrelerden bağımsız olarak sabit kaldı.

Çalışmanın en dikkat çekici noktası ise, PRMT5 ifadesinin kemoterapi alan hastaların klinik çıktılarıyla olan bağının ortaya konmasıydı. Yüksek PRMT5 ekspresyonuna sahip hastaların, beş yıllık hastalıksız sağkalım oranı %50 seviyesinde iken, düşük ifade grubunda bu oran %67,2 olarak kaydedildi. İstatistiksel olarak anlamlı bulunan bu fark (p=0,039), PRMT5’in sadece tümör biyolojisinin bir göstergesi olmakla kalmayıp, kemoterapi yanıtında belirleyici olduğunu gösteriyor.

Öte yandan, kemoterapi uygulanmayan hasta grubunda PRMT5 düzeyleri ile sağkalım arasında anlamlı bir korelasyonun bulunmaması, bu proteinin öncelikle tedavi yanıtını öngören bir belirteç olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, PRMT5’in kemoterapötik süreçlerle etkileşim halinde olduğunu, dolayısıyla kemoterapi direnci veya duyarlılığını etkileyen moleküler mekanizmalara sahip olabileceğini düşündürüyor.

Multivaryant analizlerde PRMT5, nodal tutulum (N evresi) ve mikrosatellit durum gibi tanımlı risk faktörleriyle birlikte bağımsız bir hastalıksız sağkalımı kötüleştiren prediktör olarak öne çıktı. Bu bulgu, PRMT5’in klinik risk modeline dahil edilerek postoperatif tedavi yönetiminde dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini işaret ediyor ve tedavi stratejilerinde biyokimyasal bir eksenin önemini vurguluyor.

Moleküler düzeyde, PRMT5 proteini histonlar ve diğer hücre içi proteinlerde arginin kalıntılarını metilleyerek kromatin yapısını ve gen transkripsiyonunu düzenliyor. Bu işlevi sayesinde, proliferatif sinyallerin sürdürülebilmesi, büyüme baskılayıcı mekanizmaların aşılması ve genomik instabilitenin desteklenmesi gibi kanserin temel özelliklerine hizmet eden mekanizmaların merkezinde yer alıyor. Kolon kanserinde PRMT5’in yüksek seviyede bulunması, agresif tümör fenotipini ve epigenetik yapının bozulduğunu ifade ediyor.

Cerrahi sonrası adjuvan kemoterapide kullanılan flöropirimidinler ve oksaliplatin gibi ajanlar hızlı çoğalan hücreleri hedef alıyor. PRMT5’in gen ifadelerini modüle ederek bu kemoterapötiklerin etkisini azaltabileceği düşünülüyor. Örneğin, yüksek PRMT5 ekspresyonu DNA hasar onarımı ya da anti-apoptotik yolların etkinleştirilmesine yol açarak ilaç etkililiğini engelleyebilir.

Araştırma sonuçları, PRMT5’in rutin patolojik değerlendirmeye dahil edilmesi gerektiğine işaret ediyor. Böylece yüksek PRMT5 seviyesine sahip hastalar tespit edilip kemoterapiye direnç riski yüksek olanlar belirlenerek alternatif tedavi planları oluşturulabilir. Ayrıca, halen preklinik çalışmalar aşamasında olan PRMT5 inhibitörlerinin bu hastalarda kombinasyon halinde kullanılması yönünde yeni tedavi yaklaşımlarının önü açılabilir.

PRMT5’in kemoterapi almayan hastalarda etkisinin bulunmaması, bu biyobelirtecin spesifik olarak tedavi bağlamında önem kazandığını ortaya koyuyor. Bu ayrım, kanser biyolojisinde tümör agresyonunu gösteren belirteçlerle tedavi yanıtını öngörenler arasındaki kritik farkı netleştiriyor ve hastalık yönetiminde yaklaşımın kişiselleştirilmesi gerekliliğini doğruluyor.

Çalışmanın retrospektif tasarımı ve immünohistokimyasal skorlamaya dayanan yöntemleri, bulguların daha geniş kapsamlı, prospektif klinik çalışmalarla desteklenmesini gerektiriyor. Bununla birlikte, moleküler düzeyde PRMT5 ve kemoterapötik ajanlar arasındaki etkileşimin daha ayrıntılı incelenmesi, PRMT5 hedefli tedavi kombinasyonlarının geliştirilmesi açısından gelecek araştırmalar için yol gösterici olacaktır.

Ayrıca, PRMT5’in kendisinin doğrudan hedef alınması; preklinik modellerde gösterilen antitümör aktivite ve kemoterapiye dirençli tümörlerde duyarlılık artışı potansiyeliyle köklü bir tedavi paradigması değişikliğini mümkün kılabilir. Bu yaklaşım, hem tümör büyümesini baskılama hem de kemoterapi etkinliğini artırma bakımından çift yönlü fayda sağlayabilir.

Klinik uygulamada PRMT5 ekspresyonu, kolon kanserinde daha ölçülü ve etkin bir adjuvan kemoterapi yönetimi için kişiye özgü tedavi modellerine ivme kazandırabilir. Böylece hastalar gereksiz kemoterapi toksisite riskinden korunurken, etki şansı yüksek tedavi kombinasyonları tercih edilebilecektir. Bu yaklaşım modern onkolojide moleküler temelli tedavi stratejilerinin öncüsü olma potansiyeline sahiptir.

PRMT5 ifadesinin, kolon kanserinin ötesinde lenfoma, akciğer kanseri ve glioblastom gibi diğer malignitelerde de anormal şekilde yüksek oluşu, bu enzimin kanser biyolojisindeki evrensel ya da kanser türüne özgü rollerinin belirlenmesi için araştırma alanını genişletmektedir. Çoklu tümör tiplerinde ortak biyobelirteç paneli oluşturulması veya yeni kombinasyon tedavileri geliştirilmesinde PRMT5 faydalı bir odak noktası olabilir.

Sonuç olarak, Lu ve ekibinin gerçekleştirdiği bu çalışma, PRMT5 ekspresyonunun kolon kanserinde kemoterapi sonrası hastalık seyrini öngören önemli bir biyobelirteç olduğunu kesin şekilde ortaya koyuyor. Elde edilen veriler, biyolojik mekanizmaların aydınlatılması kadar klinik karar süreçlerini iyileştirmede de yeni ufuklar açmakta, böylece uzun vadede hasta sağkalımının artırılması için umut verici bir temel teşkil etmektedir.

Araştırma Konusu: Protein arginin metiltransferaz 5 (PRMT5) ekspresyonunun kolon kanseri cerrahisi sonrası uygulanan kemoterapi sonuçlarını öngörmedeki rolü.

Makale Başlığı: The expression of PRMT5 is associated with postoperative chemotherapeutic outcome in colon cancer.

Web References: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14161-5

Doi Referans: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14161-5

Resim Credits: Scienmag.com

Anahtar Kelimeler: PRMT5, kolon kanseri, adjuvan kemoterapi, biyobelirteç, hastalıksız sağkalım, immünohistokimya, kişiselleştirilmiş tedavi, epigenetik, kemoterapi direnci

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir