İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, son dönemde artan deprem risklerine karşı ticari yapıların güçlendirilmesinin önemine vurgu yaparak, devlet desteğiyle risk tespiti ve modern teknolojilerin kullanılması gerektiğini belirtti. Avdagiç’in açıklamaları, Türkiye’nin önemli ekonomik merkezlerinden biri olan İstanbul’da iş dünyasının deprem hazırlıklarına yönelik yaklaşımını gözler önüne serdi. Bu kritik çağrı, yalnızca ticari yapılarda değil, ülke genelinde sürdürülebilir ve güvenli bir ekonomik altyapı oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Türkiye’nin coğrafi yapısı ve jeolojik özellikleri göz önüne alındığında, deprem riski geçmişten günümüze ciddi bir tehdit unsurudur. Özellikle İstanbul gibi ekonomik faaliyetlerin yoğun olduğu metropollerde, olası bir depremin yaratacağı yıkımın sadece can kaybıyla sınırlı kalmayacağı, aynı zamanda ticari kayıpların da çok büyük olacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda, İTO Başkanı Avdagiç’in yapıların güçlendirilmesine ilişkin açıklamaları, ülke ekonomisine zarar vermeden önce alınması gereken önlemlerin altını çiziyor.
Ticari yapılar, ekonomik hayatın merkez noktalarından biri olarak, hem üretim hem de hizmet sektörlerini barındırır. Bu yapıların güvenliğinin sağlanması ise uzun vadeli ekonomik istikrar için kritik bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Yapıların sağlamlaştırılması, sadece fiziksel güvenlik değil, aynı zamanda iş sürekliliği ve yatırımcı güveni açısından da büyük önem taşıyor. Burada, modern teknolojilerin devreye girmesi maliyet ve zaman açısından avantajlar sunmakla kalmayıp, risk değerlendirmelerini de daha bilimsel temellere oturtuyor.
Risk tespiti sürecinde devletin aktif rol alması, hem kaynakların etkin yönetimi hem de toplumun bilinçlendirilmesi açısından kritik. Devlet destekli projeler, iş dünyasının yapısal dönüşümüne hız kazandırırken, sektördeki küçük ve orta ölçekli işletmeler için de erişilebilir destek paketleri oluşturulmasını sağlıyor. İTO Başkanı’nın bu noktadaki mesajı, kaynakları verimli kullanarak olası hasarı en aza indirmenin mümkün olduğuna işaret ediyor.
İş dünyasında genel olarak deprem konusunda farkındalığın artması, ülke genelinde sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkıda bulunuyor. Ancak bu farkındalığın sadece söylemde kalmaması, pratik adımlarla desteklenmesi gerekiyor. Yapı güçlendirme bir yandan ekonomik yük gibi gözükse de, kısa vadede yapılan yatırımların uzun vadede felaket maliyetlerini azaltacağı gerçeği göz ardı edilmemeli. Buradaki en büyük handikap, maliyetlerin paylaşımı ve sürecin hızlandırılmasıdır.
Modern teknolojilerin kullanımı, yapı güçlendirme çalışmalarının kalitesini ve etkinliğini artırmaya yönelik stratejik bir adımdır. İleri malzemeler, sismik izleme sistemleri ve yapay zeka destekli risk analizleri gibi yöntemler, yapıların dayanıklılığını yükselten çözümler sunuyor. Türkiye’de bu teknolojilerin yaygınlaşması ise hem yerel firmaların hem de yabancı yatırımcıların iş güvenliğine olan inancını pekiştirecektir.
Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki İstanbul’un olası bir büyük depremde yaşayacağı yıkımın önüne geçmek için ticari yapılar üzerindeki risk azaltma çalışmaları artık zorunlu hale gelmiştir. Şekib Avdagiç’in açıklaması da tam bu noktada iş dünyasına bir uyarı niteliği taşıyor. Bu çağrı, yapıların sadece inşaat statüsünden öte, ekonomik değer taşıyan varlıklar olarak ele alınmasını sağlıyor.
Yapı güçlendirme çalışmalarında karşılaşılan zorluklardan biri de, mevcut yapı stoğunun büyük ölçüde eski ve standartların gerisinde olmasıdır. Bu nedenle, doğru tespitin yapılması ve önceliklendirme yapılması gereklidir. Devlet destekli programlar ve İTO gibi kurumların koordinasyonu ile hızlı ve etkili çözümler geliştirilmelidir. Aksi takdirde, beklenen ekonomik ve sosyal zararlar önlenemez.
Depreme hazırlık süreci sadece fiziki önlemlerle sınırlı kalmamalıdır. İş dünyasında eğitim, tatbikat ve kriz yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi, afet anında ve sonrasında daha etkili müdahaleyi mümkün kılar. Bu açıdan, İTO’nun bu konuda aktif rol üstlenmesi sektörel dayanıklılığın artırılması anlamında kritik bir görevdir.
İTO Başkanı Avdagiç’in işaret ettiği gibi, her gün ve her saat kıymetli. Çünkü afetlere hazırlıklı olmak, sadece bir şart değil, aynı zamanda sorumluluktur. Ticari yapılarda başlayan bir hareketlilik, tüm Türkiye’ye yayılarak, daha sağlam ve güvenli bir geleceğin temelini oluşturacaktır. Devlet ve özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilecek adımlar, ekonomimizin deprem kaynaklı risklere karşı daha dirençli hale gelmesini sağlayacaktır.
Bu süreçte yerel yönetimlerin de rolü küçümsenmemelidir. Belediyelerin ve ilgili kurumların saha çalışmalarındaki etkinliği, risk tespiti ve güçlendirme süreçlerinin hızlandırılmasına doğrudan katkı sunar. Yerel düzeyde koordinasyonun güçlendirilmesi, merkezi düzeydeki politikaların uygulanabilirliğini artıracaktır.
Sonuç olarak, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’in çağrısı, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de ticari yapıların deprem tehdidine karşı güçlendirilmesinin aciliyetini ortaya koymaktadır. Devlet destekleri, modern teknolojilerin kullanımı ve iş dünyasının bilinçlenmesi ile birlikte, Türkiye’nin ekonomik merkezleri daha güvenli hale getirilebilir. Bu adımlar, sadece bugünün değil yarının da güvenli kalkınmasının anahtarıdır. İş dünyasında yeni bir dönemin kapılarını aralayacak bu hareketlilik, Türkiye ekonomisini bekleyen büyük felaketlerin önüne geçme yolunda yeni bir başlangıç olacaktır.