Türkiye’de kentsel dönüşüm ve konut sektörü, son dönemde yaşanan deprem sonrası yeniden güncellenen politikalarla birlikte yeni bir ivme kazandı. Kabine toplantısı öncesinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile gerçekleştirdiğimiz özel söyleşi, “2025 Yarısı Sizden Yarısı Bizden” kampanyasında ortaya çıkan son gelişmelerin ana hatlarını gün yüzüne çıkardı. Bakan Kurum, olası İstanbul depremi riskine karşı atılacak adımların ve kentsel dönüşüm projelerinin kapsamının genişletileceğini ifade ederken, mevcut kampanyada sunulan fırsatlarda değişiklik yapılacağının sinyalini verdi. Bu ekonomik ve sosyal anlamda büyük öneme sahip hamlenin detaylarına ışık tutmak amacıyla haberimizi derinlemesine incelemeye aldık.
Kentsel dönüşüm projeleriyle Türkiye, sadece binalarını değil, aynı zamanda yaşam alanlarını, güvenlik standartlarını ve ekonomik dengelerini de yenilemek istiyor. Oluşan felaket senaryolarının önlenmesi için hükümet, vatandaşı desteklemek amacıyla çeşitli kampanyalar geliştirdi. “Yarısı Sizden Yarısı Bizden” kampanyası da tam bu noktada devreye giriyor. Proje, vatandaşların konutlarını yıkıp yenileme sürecinde karşılaştıkları finansal yükü azaltmayı, aynı zamanda depreme dayanıklı yaşam alanları oluşturmayı hedefliyor. Peki, bu kampanya nasıl işliyor ve vatandaşların bu süreçten beklentileri neler?
Murat Kurum’un açıklamasına göre, kampanya önümüzdeki dönemde hem şekil hem de içerik olarak yeniden yapılandırılacak. Kentsel dönüşümün daha da hızlanması, afet risklerinin azaltılması açısından kritik görülüyor. Bakan, “Alternatifli çalışma yaptık, İstanbul depremini konuşacağız ve kentsel dönüşümle ilgili yapılacakları ele alacağız” diyerek kampanyanın kapsamındaki imkanların iyileştirileceğini vurguladı. Bu açıklama, özellikle İstanbul gibi riskli bölgelerde yaşayan vatandaşlar için büyük önem taşıyor. Çünkü kentsel dönüşüm süreci ne kadar hızlı ve etkin olursa, olası büyük bir depremin etkileri o kadar az hissedilecek.
Yarısı Sizden Yarısı Bizden kampanyası aslında vatandaşın ödeyeceği meblağın azaltılması esasına dayanıyor. Kampanya kapsamında, konut sahibi vatandaşlar yapılacak yenileme inşaatlarının maliyetinin yarısını karşılıyor; geri kalan yarısında ise devlet ya da ilgili kurumlar destek sunuyor. Bu destek, hem düşük faizli kredi imkanları hem de doğrudan sübvansiyonlarla sağlanabiliyor. Böylece, özellikle orta ve dar gelirli ailelerin kentsel dönüşüm sürecine aktif katılımı teşvik ediliyor. Ancak, yeni gelen bilgiler ışığında bu destek paketlerinin güncellenerek daha geniş ve kapsayıcı hale getirilmesi bekleniyor.
Geleceğe dönük olarak, “yarısı bizden” ibaresindeki devlet katkısının artması, vatandaşın cebinden çıkacak meblağın azalması anlamına geliyor. Bu durum, kentsel dönüşüm çalışmalarının hız kazanmasına zemin hazırlayabilir. Zira artık birçok vatandaş maliyetler sebebiyle dönüşüm sürecine mesafeli durmaktaydı. Ancak devlet desteğinin artması, süreci hem maddi hem de psikolojik açıdan kolaylaştıracak. Öte yandan, projelerin uygulama sürecinde karşılaşılan bürokratik engellerin azaltılması da dönüşümün başarıya ulaşması için büyük önem taşıyor.
Deprem riski ve kentsel dönüşümün birbirinden ayrı düşünülemeyeceği Türkiye’de, “Yarısı Bizden” kampanyası gibi girişimler vatandaşın hayat kalitesini doğrudan etkiliyor. Bakan Kurum’un açıklamalarına göre, İstanbul özelinde yapılacak yeni çalışmalar da bu kampanya kapsamında değerlendirilecek. İstanbul gibi Türkiye’nin en kalabalık ve riskli illerinden birinde yapılacak dönüşüm hamleleri, olası bir felaketin etkisini minimize ederek yüz binlerce insanın hayatını doğrudan koruyabilir. Bu noktada devletin kampanyaya verdiği önemi artırması, toplumsal güvenliğini artırırken ekonomiye de canlılık katıyor.
Ancak her şey bu kadar olumluya dönse de vatandaşın kafasında bazı soru işaretleri bulunuyor. Kampanyanın başvuru şartları, hak sahipliği kriterleri ve sürecin hızlandırılması gibi detaylar henüz tam netlik kazanmış değil. İnsanlar devlet desteğinden ne kadar yararlanacak? Projelerde tercih edilen malzeme ve işçilik kalitesi nasıl denetlenecek? Bu tür kritik sorulara dair net açıklamalar yapılması, kampanyanın bireylerde oluşturduğu güven duygusunu artıracak. Aksi takdirde, bazı vatandaşların kentsel dönüşümden kaçınmaya devam etmesi mümkün olabilir.
Özetle, kentsel dönüşüm sürecinin hız kazanması ve afet riskine karşı etkin önlemler alınması gibi konularda hükümet gayet kararlı görünüyor. “2025 Yarısı Sizden Yarısı Bizden” kampanyası yeni haliyle bu süreci destekleyecek güçlü bir araç olacak. Ancak, uygulamadaki detayların şeffaf ve net biçimde kamuoyuna aktarılması, başarı için elzem. Kabine toplantısı ve Cumhurbaşkanı’nın açıklayacağı paket, umutların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda belirleyici olacak.
Ekonomi editörleri olarak yaptığımız incelemede, kampanyanın ülke ekonomisine de önemli pozitif katkılar sağlayacağını gözlemliyoruz. İnşaat sektörü canlanacak, yeni iş imkanları ortaya çıkacak ve tüketici talebi artacak. Özellikle afet sonrası toparlanma sürecinde bu tür paketlerin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin krizlerden güçlenerek çıkmasının önünü açıyor. Tabii ki devlet ve özel sektör iş birliği, yerel yönetimlerin süreçte etkin rol alması kampanyanın başarısını artıracak temel faktörler olarak öne çıkıyor.
Sonuç itibarıyla, “Yarısı Sizden Yarısı Bizden” kampanyasının yenilenmesi, Türkiye’nin kentsel dönüşüm vizyonunu güçlendiren önemli bir adım. Vatandaşların bu sürece katılımını artıracak ve deprem başta olmak üzere afetlere karşı riskleri azaltacak düzenlemeler, uzun vadede toplumun refahını ve güvenliğini yükseltecek. Birçok kritik sorunun yanıtlanması ve uygulanacak yeni paketle birlikte bu kampanya, Türkiye’nin 2025 vizyonunu destekleyen güçlü ve umut veren bir gelişme olarak kayıtlara geçecek gibi görünüyor. Şimdi yapılması gereken, tüm paydaşların elini taşın altına koyması ve süreci hızla netleştirerek halka şeffaf biçimde duyurmasıdır.