Obezite ve menopoz dönemi, meme kanseri riskini önemli ölçüde artıran iki temel faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki istatistiklere göre, 45-60 yaş aralığındaki kadınların yaklaşık dörtte biri meme kanseri gelişme riski taşımakta ve bu durum, risk azaltıcı önleyici müdahalelerin önemini artırmaktadır. Meme kanseri önleme alanındaki en yaygın kullanılan medikal yaklaşımlardan biri olan tamoksifen, selektif östrojen reseptör modülatörü olarak uzun yıllardır tedavi protokollerinde kendine yer bulmaktadır. Ancak tamoksifen, etkinliği yanında özellikle obeziteye eşlik eden metabolik sorunları tetikleyebilmesi nedeniyle, tüm hastalar için ideal bir çözüm olmaktan uzaktır.
Tamoksifenin östrojen reseptörleri üzerindeki etkisi, tümör büyümesini engellemenin yanı sıra vücut genelinde östrojen sinyallemesini bozmaktadır. Bu durum, özellikle ağır kilo problemleri olan kadınlarda sıcak basmaları gibi menopoz yakın şikayetlerin yanı sıra tip 2 diyabet gelişme riskinde artışa yol açmaktadır. Obezite, insülin direncinin ve sistemik inflamasyonun artışı ile menopoz geçiş döneminde hormonal dengesizlikleri şiddetlendirerek meme kanseri riskinin daha da yükselmesine ortam hazırlamaktadır. Bu zorluk karşısında, tamoksifenin metaboliği olumsuz etkileyebilen yan etkileri, ilaca uyumun düşmesine sebep olmakta; bu da alternatif ilaç arayışlarını gündeme getirmektedir.
Bu kritik noktada, JCI Insight dergisinde yayımlanan son araştırma, tamoksifene göre hem etkili hem de metabolik açıdan daha dengeli bir yaklaşım sunabilecek yeni bir ilaç kombinasyonunu gündeme taşımaktadır. Araştırmacılar, FDA onaylı bir tedavi olan bazedoksifen (BZA) ve konjuge östrojenlerin (CE) bir arada kullanıldığı BZA/CE kombinasyonunu obezite ve meme kanseri riski ilişkisinin deneysel hayvan modellerinde test etti. Bu ikili, menopoz belirtilerinin hafifletilmesinde ve kemik erimesinin önlenmesinde halihazırda kullanılmakta olup, meme kanseri risk azaltımı için umut verici bir alternatif olarak öne çıkarıldı.
Sekiz haftalık deney süresi boyunca, hem zayıf hem de obez sıçanlar BZA/CE tedavisi aldı; metabolik, genetik ve mikrobiyom düzeyinde kapsamlı analizler gerçekleştirildi. Sonuçlar, özellikle obez modellerde belirgin kilo kaybı ve adipöz doku azalması şeklinde kendini gösterdi. Meme dokusundaki yağ birikiminin azalması, bu ilaç kombinasyonunun meme kanseri riskini düşürme potansiyeline dair güçlü bir işaret olarak değerlendirildi. Obez sıçanlarda gözlenen %19’luk vücut ağırlığı düşüşü, tamoksifen tedavisine kıyasla metabolik açıdan önemli bir avantaj olduğunu ortaya koydu.
Tedavi altındaki sıçanlarda, kan trigliserid ve kolesterol seviyelerinde anlamlı azalma ile birlikte insülin duyarlılığında iyileşme gözlendi. Bu iyileşmeler, meme kanseri riskini azaltmakta kritik rol oynayan metabolik parametrelerin olumlu yönde değiştiğinin göstergesi oldu. Zira tamoksifen kullanımı, obez kadınlarda insülin direncini derinleştirdiğinden, BZA/CE’nin bu açıdan daha güvenli bir alternatif sunması, klinik tedavi seçenekleri arasında önemli bir yer edinmesini sağlayabilir.
Araştırmanın dikkat çekici bir diğer boyutu ise bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkiler oldu. BZA/CE tedavisi gören sıçanlarda Faecalibaculum rodentium adlı yararlı bakterinin seviyeleri yükseldi. Bu mikroorganizma, metabolik sağlık üzerinde olumlu etkilerle ilişkilendirilen bir tür olup, BZA/CE’nin metabolik dengeyi bağırsak florası aracılığıyla iyileştirebileceği hipotezini destekledi. Mikrobiyomun kanser riskindeki rolü giderek daha fazla araştırılan bir alan olduğundan, bu bulgu tedavi yaklaşımlarına yenilikçi bir perspektif kazandırmaktadır.
Moleküler düzeyde yapılan gen ekspresyonu analizleri, BZA/CE tedavisinin metabolizma ve inflamasyonla ilişkili gen yollarını olumlu yönde etkilediğini gösterdi. Ancak bu genetik verilerin insanlarda doğrulanması henüz yapılmamış olup, bu doğrulama gelecekte daha kişiye özel ve hedeflenmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır. Böylece, yüksek risk gruplarına yönelik özel programlar oluşturulması mümkün olabilir.
BZA/CE kombinasyonunun yükselen önemi, menopoz geçişi sırasında ve obeziteyle mücadele eden kadınlarda meme kanseri riski azaltımı stratejilerini yeniden şekillendirme potansiyeli taşımaktadır. Tamoksifene kıyasla daha dengeli östrojen reseptör aktivitesi sunması, hem kanserojen etkileri engellerken hem de metabolik yan etkileri azaltabilir. Bu durum, hastaların yaşam kalitesini yükseltecek ve tedaviye uyumu artıracak önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Araştırma sürecine katkı sağlayan Kinesioloji doçenti Erin Giles, tamoksifen kullanımının zorlayıcı yan etkilerinin birçok kadında tedavinin terk edilmesine yol açtığını vurgulamaktadır. Giles, BZA/CE kombinasyonunun hem meme kanseri riskini düşürmede hem de metabolik ve yaşam kalitesi parametrelerinde iyileşme sağlamada önemli bir adım olduğunu ifade ederek, kanser önleyici tedavilere yeni bir soluk getirebileceğini belirtti. Böylece, bu tedavi yaklaşımı daha geniş hasta kitlelerine ulaşma şansını artıracaktır.
Gelecekteki çalışmalar, sıçan modellerinde gözlenen genetik ve mikrobiyal değişikliklerin insanlarda ne ölçüde gerçekleştiğini ortaya koymak üzere planlanmaktadır. Klinik denemeler, doz optimizasyonu, güvenlik profili ve terapötik etkinlik açısından BZA/CE’nin meme kanseri önlemedeki gerçek potansiyelini ortaya çıkaracaktır. Başarılı sonuçlar, bu ilacın kadın sağlığında önleyici bir standart olarak kabul edilmesine zemin hazırlayabilir ve ilaç seçimi paradigmasını değiştirebilir.
Bu araştırma, hormonal düzenleyiciler, metabolik hastalıklar ve kanser riski arasındaki karmaşık ilişkiyi irdeleyerek, östrojen reseptör modülatörlerinin sadece antagonistik ya da agonistik etkilerinin ötesinde, dokuya özgü ve metabolik etkileri dikkate alan yeni nesil ilaçların geliştirilmesini teşvik etmektedir. Obezitenin kanser epidemiyolojisi ile giderek daha fazla etkileşim içinde olduğu günümüzde, bu yaklaşımın önemi giderek artmaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma meme kanseri önlemede endokrinoloji, metabolik bilimler ve mikrobiyal ekoloji alanlarını bir araya getirerek kapsamlı bir çözüm sunmaktadır. Menopoz ve obezitenin beraberinde getirdiği çift yönlü riski taşıyan kadınlar için daha etkili, yan etkisi daha az ve yaşam kalitesini yükselten tedavi seçenekleri geliştirme yolunda umut verici bir adım olarak öne çıkmaktadır. Tıp camiası, BZA/CE kombinasyonunun deneysel aşamadan klinik uygulamaya geçişini büyük bir merakla beklemektedir.
—
Araştırma Konusu: Hayvan modellerinde obezite kaynaklı meme kanseri riski üzerinde bazedoksifen/konjuge östrojenlerin metabolik ve gen ekspresyonu etkileri
Makale Başlığı: Metabolic and transcriptional effects of bazedoxifene/conjugated estrogens in a model of obesity-associated breast cancer risk
Haberin Yayın Tarihi: 6 Mart 2025
Web References: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/40048260/
Doi Referans: 10.1172/jci.insight.182694.
Anahtar Kelimeler: Sağlık ve tıp; Kanser riski; Obezite; Meme kanseri; Tip 2 diyabet