Akciğer Kanseri Gebelik Özgü Genleri Kullanarak Bağışıklık Sisteminden Kaçıyor, Kadınlarda Daha Kötü Sonuçlara Yol Açıyor
Lung adenokarsinomda cinsiyete özgü bir farklılık keşfedildi: Akciğer kanseri hücreleri, gebelik döneminde fetusu bağışıklık sistemine karşı koruyan özel genleri anormal şekilde aktive ederek bağışıklık gözetiminden kaçıyor ve bu durum özellikle kadın hastalarda daha kötü klinik sonuçlarla ilişkilendiriliyor. Memorial Sloan Kettering Cancer Center (MSK) tarafından yürütülen son araştırma, gebeliğe özgü glikoproteinlerin (PSG’ler) kanser biyolojisindeki karanlık rolünü ortaya koydu.
PSG proteinleri, gebelik sırasında plasentada yoğun şekilde sentezlenen ve fetal dokunun, annenin bağışıklık sistemi tarafından yabancı olarak tanınıp reddedilmesini önleyen moleküller olarak biliniyor. Bu proteinler, anne bağışıklık yanıtını düzenleyerek fetusun korunmasını sağlıyor. Ancak, MSK’daki bilim insanlarının daha önce yaptıkları çalışmalar, yaklaşık %20 oranında farklı kanser türlerinde PSG genlerinin anormal olarak ifade edildiğini ortaya koymuştu. Bu durum, tümörlerin bu gebelik-özgü immunomodülatör mekanizmayı alarak bağışıklık sisteminden sıyrılabileceği hipotezini gündeme getirmişti.
Mevcut çalışmada, özellikle akciğer adenokarsinomunda PSG aktivasyonunun cinsiyete özgü etkileri ileri biyoinformatik ve yapay zeka destekli analizler ile incelendi. MSK’nın Medikal Fizik Departmanı Başkanı Joseph Deasy, PhD yönetiminde Jung Hun Oh, PhD liderliğindeki ekip, 500’den fazla hasta örneğinin RNA dizileme verilerini derledi. Transkriptomik profiller ile sağkalım verileri entegre edildiğinde, PSG genlerini aktif olarak ifade eden kadın hastaların, erkeklere kıyasla anlamlı şekilde kötü prognoz gösterdiği görüldü.
Bu keşfin altında yatan moleküler mekanizmalar arasında KRAS onkogeninin sinyal yolundaki düzensizlikler dikkat çekti. KRAS, hücre proliferasyonu ve hayatta kalma süreçlerinin merkezi regülatörü olarak bilinir ve akciğer adenokarsinomlarında sıkça mutasyona uğrar. Kadın hastalarda hem PSG aktivasyonu hem de KRAS yolunda bozuklukların bir arada bulunması, tümörün hem agresif davranış kazanmasına hem de klasik tedavilere direnç geliştirmesine yol açabiliyor. Erkek hastalarda ise benzer PSG ekspresyonuna rağmen bu kötü prognostik etki gözlenmedi.
Çalışmadaki bulgular, iki bağımsız RNA-Seq veri seti kullanılarak doğrulandı. Birincisi geniş kapsamlı The Cancer Genome Atlas (TCGA) veri tabanıydı ve burada 235 erkek, 271 kadın örneği incelendi. İkincisi ise Klinik Proteomik Tümör Analiz Konsorsiyumu (CPTAC) veri setiydi; burada da 70 erkek, 36 kadın hastanın moleküler profilleri raporlandı. CPTAC çalışması proteomik verilerle desteklenmiş ve kadınlarda PSG ekspresyonunun prognoz etkisini daha da belirginleştirerek sonuçların güvenilirliğini artırdı.
Bu bulguların klinik anlamı büyüktür. Günümüzde yapılan tedaviler cinsiyete özgü moleküler farklılıkları yeterince dikkate almamakla birlikte, PSG ekspresyonu ve bunların tetiklediği bağışıklık kaçış yollarını hedefleyen stratejiler, kadın akciğer kanseri hastalarının tedavisinde kişiselleştirilmiş yeni yaklaşımlar sunabilir. Normal yetişkin dokularda yalnızca gebelik sırasında görülen PSG proteinlerinin tümörde anormal şekilde ortaya çıkması, tedavi hedefi olarak seçildiğinde yan etkilerin minimal olabileceğini işaret ediyor.
Araştırmacılar aynı zamanda hormonlar ve üreme öyküsünün PSG ifadeleri ile KRAS yolundaki bozukluklar üzerindeki etkilerini de sorguluyor. Kadınlarda gebelik geçmişi, endojen hormon düzeyleri ve hormon yanıtı gösteren gen ağlarının, tümör biyolojisini nasıl şekillendirdiği ilerideki araştırmalar için umut vadeden bir alan olarak öne çıkıyor. Bu, sadece akciğer kanseri değil, aynı zamanda başka PSG pozitif kanserlerin incelenmesi için de yeni bir kapı aralıyor.
TEDAVİSEL ÖNERİLER VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ
PSG’lerin veya bunların tetiklediği sinyal yollarının moleküler düzeyde hedeflenmesi, akciğer kanseri tedavisinde devrim yaratabilir. Gebelik dışı yetişkin dokularda nadiren görülen bu proteinler, tumor-spesifik biyobelirteç ve ilaç hedefi olma potansiyeli taşımaktadır. Özellikle kadın hastalarda derinleşen moleküler heterojenite göz önünde bulundurulduğunda, PSG-yolaklarının baskılanması daha kişisel ve etkili tedavi seçeneklerine kapı açabilir.
Çalışma, MSK’nın medikal fizik, onkoloji, bilgisayar bilimi ve immünoloji alanlarından uzmanlar ile birlikte Uniformed Services University of Health Sciences gibi kurumların multidisipliner ortaklığı sonucunda gerçekleştirildi. Araştırma, Ulusal Kanser Enstitüsü ve Meme Kanseri Araştırma Vakfı tarafından desteklendi ve cinsiyet farklılıklarına odaklanan kanser araştırmalarının önemini bir kez daha vurguladı.
KANSER BİYOLOJİSİNDE YENİ BİR UFUK
Kanserin genetik, cinsiyet ve bağışıklık sistemi arasındaki karmaşık ilişkisini çözmek için yapılan çalışmalar derinleştikçe, tümörlerin fetal bağışıklık koruma mekanizmalarını taklit ettiği keşfi yeni bir bakış açısı getirdi. Bu durum, yalnızca tedavi dirençlerini anlamada değil, aynı zamanda moleküler hedef belirlemede de paradigmaları değiştirebilir. Haberimizde söz edilen çalışma, gelişmekte olan bu entegre kanser biyolojisi alanına önemli bir katkı sağlıyor.
Joseph Deasy, PhD, çalışmanın son paragrafında bu moleküler yaklaşımın kadın akciğer kanseri hastalarının tedavisini daha etkili kılabileceğini ve PSG’lerin biyobelirteç ve tedavi hedefi olarak büyük potansiyel taşıdığını belirtiyor. “PSG’ler, kanserin karmaşık heterojenitesini çözmek için derin moleküler verileri kullanarak daha kişiselleştirilmiş ve başarılı tedavilerin önünü açıyor” diyen Deasy, bu bulgunun precizyona dayalı tıbbın geleceğini şekillendireceğini vurguluyor.
Sonuç olarak, bu araştırma kadınlarda akciğer kanserinde tedavi ve prognozun iyileştirilmesinde cinsiyete özgü yeni biyomarkerların ve hedeflerin keşfinin önemini kapsamlı biçimde ortaya koyuyor. PSG ekspresyon mekaniği, akciğer adenokarsinomunun karmaşıklığını anlamada yeni bir pencere açarak, gelecekte hem klinik uygulama hem de temel bilim alanlarında yol gösterici olacak gibi görünüyor.
Araştırma Konusu:
Gebelik-özgü glikoproteinlerin (PSG) akciğer kanserinde anomalous ekspresyonu ve kadın hastalarda prognoz üzerine cinsiyete özgü etkileri
Makale Başlığı:
Pregnancy-specific glycoproteins in tumors are strong predictors of outcome in female lung adenocarcinoma patients
Haberin Yayın Tarihi:
AACR Annual Meeting 2025
Web References:
Memorial Sloan Kettering Lung Cancer Research Profiles
The Cancer Genome Atlas (TCGA)
Clinical Proteomic Tumor Analysis Consortium (CPTAC)
AACR Annual Meeting Abstract Archive
Resim Credits:
Memorial Sloan Kettering Cancer Center
Anahtar Kelimeler:
Akciğer kanseri, gebelik-özgü glikoproteinler, PSG, KRAS sinyal yolu, cinsiyet farklılıkları, immünmodülasyon, yapay zeka, tümör immünolojisi, kişiselleştirilmiş tedavi, biyobelirteç, akciğer adenokarsinomu, kanser araştırması