Hurda teşviki uygulaması, 2025 yılının başından itibaren ÖTV indirim avantajıyla sıfır araç sahibi olmayı planlayan vatandaşlar arasında büyük bir heyecan kaynağı haline geldi. Özellikle ekonomik açıdan zorlanan birçok birey için sıfır kilometre araç sahibi olmanın kapılarını aralayan bu teşvik, MHP’li milletvekillerinin TBMM’ye sunduğu teklif sayesinde gün yüzüne çıktı. Yaklaşık iki aydır piyasada ve kamuoyunda gündemde sıkça tartışılan bu düzenleme, düşük model araç almayı düşünenler için adeta yeni bir umut ışığı oldu. Ancak, bu teşvikten yararlanmak isteyenlerin birtakım şartları karşılaması gerekiyor ki bu da süreci her açıdan kritik kılıyor.
Türkiye’de otomotiv sektörü her zaman ekonomi politikalarının önemli bir parçası olmuş ve sektörde yapılacak her düzenleme kamuoyunu yakından ilgilendirmiştir. Hurda teşviki bu anlamda sadece otomobil satın almayı değil, aynı zamanda eski araçların trafikten çekilmesine ve domenik araç sayısının azalmasına katkı sağlamayı hedefliyor. Peki, bu uygulamanın tam anlamıyla ne gibi avantajları var ve vatandaşlar bu teşvikten nasıl faydalanabiliyor? İlk etapta ÖTV indiriminden yararlanılabilmesi için bazı kritik kriterler mevcut. Bunlardan birincisi, hurda teşvik kapsamına girebilmek için aracın belli bir yaş ve model standartlarını sağlamasıdır.
Öte yandan, pek çok vatandaşın kafasında “Düşük model bir araba almak, sıfır araç kampanyasından daha avantajlı mı?” sorusu dolaşıyor. Bu noktada hurda teşviki, aslında kombine bir destek sağlıyor. Hem eski araçların hurdaya çıkarılmasıyla trafik güvenliği ve çevre temizliği konusunda olumlu adımlar atılmasını sağlıyor hem de yeni ya da sıfır otomobil alımında ciddi fiyat avantajları sunuyor. Son dönemde artan araç fiyatları ve yükselen kredi faizleri düşünüldüğünde, böyle bir destek vatandaşa nefes aldıran bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Ancak her yenilik gibi bu düzenlemenin de kendine has dezavantajları ve belirsizlikleri bulunuyor.
Hurda teşviki yasası, aracını hurdaya çıkaran vatandaşlara belli oranlarda ÖTV muafiyeti ya da indirimi sunmayı amaçlıyor. Bu yetmezmiş gibi, yasanın detaylarında aracını hurdaya çıkaranların satın alabileceği sıfır araçta uygulanacak ÖTV oranlarında da azaltmalar oldu. Bu da, ikinci el araç piyasasında oluşabilecek dalgalanmalarda bir denge unsuru olarak yorumlanabilir. Böylece hurda araç sahiplerinin sıfır araca yönelmesi sağlanıp, otomotiv sektöründeki hareketlilik ve talep canlı tutuluyor. Peki bunun son tüketici üzerindeki yansıması nasıl oluyor? Herkes için aynı avantajlar geçerli mi yoksa farklı durumlar ortaya çıkabiliyor mu?
Maalesef, piyasa şartları ve yasadaki teknik ayrıntılar her vatandaşa eşit avantajlar sunmuyor. Örneğin, hurda teşvikinden faydalanmak isteyen kişinin hurdaya ayıracağı aracın belli şartları taşıması gerekirken, satın alınacak sıfır aracın da belirlenmiş modeller arasında yer alması bekleniyor. Bu durum, insanların beklentilerini kısıtlayabilir ve planladıkları bütçeyi aşmalarına neden olabilir. Ayrıca hurda teşvik yasasındaki mevzuatın karmaşıklığı, vatandaşların süreci doğru ve tam anlamıyla kavrayamamalarına yol açabiliyor. Bu karmaşıklık, özellikle ilk kez araç sahibi olacaklar için süreci zorlaştırıcı bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Diğer yandan, ekonomik göstergeler ve otomotiv sektörünün dinamikleri değiştikçe teşviklerin şekli ve kapsamı da yeniden gözden geçiriliyor. MHP milletvekillerinin TBMM’ye sunduğu teklif, aslında hem sektörel canlanma hem de vatandaşın satın alma gücünü artırma yönünde atılmış önemli bir adım. Ancak önerilen teklifte henüz netleşmeyen bazı maddeler ve uygulama mekanizmaları bulunuyor. Bu durum, teşvikten faydalanmak isteyen kişiler için belirsizlik oluşturuyor. Hükümetin ilerleyen süreçte bu konularda nasıl bir tavır sergileyeceği pek çok kişi tarafından merakla takip ediliyor.
Hurda teşvikinin sağladığı ÖTV indiriminin yansıması, sıfır araç fiyatlarına doğrudan etki ediyor. Edindiğimiz bilgilere göre, bazı popüler model araçlarda ÖTV oranlarında yüzde 40’a varan indirimler söz konusu. Bu da, aracın etiket fiyatında ciddi düşüş anlamına geliyor. Örneğin, 500 bin TL olan bir aracın fiyatı ÖTV indirimi sonrası 300 bin TL bandına çekilebiliyor. Böylelikle pek çok vatandaş, kendi bütçesine en uygun aracı satın almanın yolunu açıyor. Tabii ki burada araç türü, motor hacmi, araç sınıfları gibi faktörlerin de devreye girdiğini unutmamak gerekiyor.
Ancak hurda teşvikinde dikkat çeken bir diğer husus da, bu yasadan faydalanmak isteyenlerin araçlarını trafik tescilinden silmiş ve belgeli olarak hurdaya ayırmış olmalarının zorunlu olması. Bu durum, kişilerin mevcut araç değerinde bir kayıp yaşayabileceği anlamına geliyor. Bu nedenle herkes hurda desteğine başvurmadan önce eski aracının piyasa değerini iyi değerlendirmeli ve bu adımın kendilerine avantaj sağlayıp sağlamayacağını objektif bir şekilde analiz etmeli. Piyasada hurda teşvikine dair birçok yorum ve yorumcu bulunuyor ancak her bireyin koşullarının farklı olduğunu göz önünde bulundurmak şart.
Bunun yanı sıra, hurda teşviki uygulanan araçların çoğunlukla karbon salınımı yüksek ve çevreye olumsuz etkisi olan eski modeller olduğu düşünülürse, bu teşviğin çevresel açıdan da olumlu katkıları bulunuyor. Trafikteki eski ve enerji verimsiz araçların trafikten çekilmesi hem hava kalitesini artırıyor hem de yakıt tüketiminde azalma sağlayarak ekonomik kazanımı beraberinde getiriyor. Bu noktada devletin hem ekonomik hem de çevreci politikaları harmanladığı söylenebilir. Fakat burada da dengeli ve adil bir teşvik mekanizmasının kurulması büyük önem taşıyor.
Özelikle sıfır araç sahibi olmak isteyenler için hurda teşviki, piyasadaki son durumu göz önüne alarak değerlendirilmesi gereken stratejik bir hamle. ÖTV indirimleri sayesinde araç fiyatlarının düşmesi, ekonomik döngüyü desteklerken vatandaşların ekonomik koşullarına da bir nebze olsun nefes aldırıyor. Ancak burada önemli olan, doğru araç seçimi, teşvik koşullarının ayrıntılı incelenmesi ve yasanın uygulanma sürecinin yakından takip edilmesi. Aksi takdirde teşvikten beklenen fayda tam anlamıyla gerçekleştirilemeyebilir.
Sonuç olarak, hurda teşviki 2025 yılında sıfır araç sahibi olma hayali kuranlar için önemli bir fırsat yaratıyor. Bununla birlikte, pek çok vatandaşın yasal koşulları, indirim oranlarını ve piyasadaki mevcut durumları iyi analiz etmesi gerekiyor. İlgili teklifin TBMM’den nasıl geçeceği, uygulamanın hangi detaylarla hayata geçeceği hâlâ netleşmiş değil. Ancak sektör oyuncuları ve vatandaşlar bu gelişmeleri yakından takip ediyor. Eğer uygulama beklendiği gibi işlerse, otomotiv sektörü ve tüketiciler açısından olumlu karşılanacak yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Hurda teşviki, sadece araç alımını kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda trafik güvenliği ve çevre temizliği açısından da fayda sağlamasıyla dikkat çekiyor. Bu kapsamda vatandaşların doğru bilgiyle hareket etmesi ve uzman görüşlerinden yararlanması en sağlıklı yaklaşım olarak öne çıkıyor.