ABD’de mide kanseri tanısında erken evre tespitlerde anlamlı artış: 20 yıllık SEER verileri ışığında önemli bulgular
Mide kanseri, dünya genelinde en ölümcül maligniteler arasında yer almakta olup, genellikle geç evrede tanı konulması nedeniyle tedavi şansı oldukça sınırlı kalmaktaydı. Ancak ABD’de son 20 yılda mide kanseri tanılarında erken evre ve lokalize hastalık oranlarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bu önemli gelişmeler, 3 Mayıs 2025 tarihinde Digestive Disease Week® (DDW) 2025 kongresinde sunulan kapsamlı bir araştırma ile ortaya kondu. Teknolojik yenilikler ve artan klinik farkındalığın mide kanseri tanısında evre migrasyonuna neden olduğu belirtiliyor.
Mide kanseri, genellikle hastalığın ileri evrelerinde saptandığında hastalar için ölümcül seyrediyor. Amerikan Kanser Derneği’nin 2025 projeksiyonlarına göre, ABD’de 26.500 yeni mide kanseri vakası beklenirken, hastalığa bağlı ölümler 10.800’ün üzerinde olacak. Özellikle hastalığın beyana geç kalması, lenf düğümlerine yayılım veya uzak metastazların oluşması nedeniyle küratif tedaviler sınırlı kalıyor. Bu kötü sonuçlar klinik pratikte tanı evresinin geç olmasıyla doğrudan ilişkilendiriliyor.
Cleveland Clinic gastroenteroloji alanında araştırma görevlisi Dr. Mohamed Tausif Siddiqui’nin liderliğinde yürütülen çalışmada, National Cancer Institute’un SEER-22 veri tabanından alınan 20 yıllık hasta kayıtları detaylı analiz edildi. 2004-2021 yılları arasında erken evre, lokalize mide kanseri tespitinde %53’lük muazzam bir artış gözlemlendi. Aynı dönemde bölgesel yayılım gösteren (regional) vakalarda %38 azalma, uzak metastaz olan vakalarda ise %8’e yakın azalma saptandı. Bu veriler, mide kanserinde tanı evresinde önemli bir değişimin işaretçisi olarak değerlendiriliyor.
Bu olumlu değişimin arkasında gelişmiş endoskopik teknolojilerin katkısı büyük. Yüksek çözünürlüklü endoskoplar, mide mukozasındaki ince ve belirti vermeyen lezyonları daha net görmeyi sağlıyor. Dar bant görüntüleme (Narrow-Band Imaging, NBI) gibi ışık filtreleme teknikleri, mukozal ve vasküler paternlerin belirginleşmesini sağlayarak malignite ayırıcı tanısını kolaylaştırıyor. Buna ek olarak endosonografi (EUS), tümörün invazyon derinliğini ve çevre lenf düğümlerinin durumunu detaylı değerlendirebiliyor, tedavi planlamasında önemli rol oynuyor.
Ayrıca, özellikle yüksek riskli gruplarda üst endoskopi taramalarının yaygınlaşması da erken tanıda etkili oldu. Bu gruplar arasında Helicobacter pylori enfeksiyonu taşıyanlar, ailede mide kanseri öyküsü olanlar, CDH1 mutasyonu gibi genetik yatkınlığı bulunanlar ve kronik reflü hastaları yer almakta. Bu hastaların endoskopi ile taranması erken evre lezyonların tesadüfi ya da planlı şekilde fark edilmesini artırdı. Sağlık sistemlerindeki bu farkındalık ve tarama örüntüsündeki artış, tanı evresinde yaşanan olumlu dramatik değişimin parçası.
ABD’de mide kanseri insidansı genel olarak son yirmi yıl içinde hafifçe azalma eğiliminde idi. 2000 yılında 100.000 kişide 8,44 vaka görülürken, 2021’de bu oran 7,53’e düştü. Ancak bu düşüşten daha anlamlı olan, kanserin saptandığı evrenin değişmesi oldu. 2021’de ilk kez erken evre lokalize mide kanseri tanıları, ilerlemiş evre vakaların sayısını geçti. Bu kritik dönemeç, hem teknolojik gelişmelerin hem de klinik yaklaşım paradigmasının değişimini yansıtıyor.
Araştırmacılar, erken tanının hastaların yaşam sürelerine olan pozitif etkisini henüz doğrudan değerlendiremediklerinin altını çiziyor. Erken evre hastalıkların endoskopik submukozal diseksiyon (ESD) ve daha az invaziv cerrahi uygulamalarla tedavi edilebilmesi umut verse de, uzun dönem mortalite verileri henüz tamamlanmamış durumda. Bu nedenle ileriye dönük hayatta kalım analizleri ve çok merkezli takip çalışmaları önem kazanacak.
Bu bulgular, sadece bireysel tedavi tercihlerini değil, halk sağlığı stratejilerini de etkileyebilir. Dr. Siddiqui, kaliteli endoskopik uygulamalar ile gelişmiş görüntüleme tekniklerinin mide kanseri yükünün azaltılmasında kilit rol oynadığını vurguladı. Ayrıca, uygun risk kriterlerine dayalı ek tarama programlarının geliştirilmesinin, kolon ve serviks kanserindeki başarılı benzerleri gibi mide kanserinde de “devrim yaratabileceğini” belirtti.
Teknolojik yenilikler mide kanseri tanısında devrim yaratıyor. NBI yöntemi belirli ışık dalga boylarını filtreleyerek vasküler yapıların ve mukozal desenlerin daha belirgin hale gelmesini sağlıyor. Bu sayede şüpheli lezyonlar daha erken evrede tanımlanıyor. EUS ise tümörün katman invazyonunu ve çevresel lenf düğümlerini ayrıntılı inceleyerek doğru evreleme ve tedavi planına imkan tanıyor. Böylece endoskopi sadece tanı aracı değil, aynı zamanda hastalık seyri hakkında önemli bilgi sağlayan dinamik bir klinik araç haline geliyor.
Çalışmanın kıdemli yazarı Dr. Amit Bhatt ise mide kanserinde demografik eğilimlerin de analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. Hastalığın yaş, etnik köken ve sosyoekonomik faktörlere göre dağılımındaki değişimlerin incelenmesi, tarama kriterlerinin daha etkin hale getirilmesinde ve toplum sağlığı müdahalelerinin optimize edilmesinde kritik olacaktır. Bu veriler önümüzdeki yıllarda mide kanserinde risk gruplarının daha iyi belirlenmesini sağlayabilir.
Güneydoğu Asya gibi yüksek insidanslı bölgelerde yaygın tarama programları uygulanmakta olup, bu ülkelerde mide kanseri mortalitesinde önemli düşüşler gözleniyor. ABD için de mevcut gelişmeler, teknolojik ve klinik yaklaşım iyileştirmeleri sayesinde benzer sonuçların mümkün olduğunu göstermekte. Ancak dünya genelinde özellikle kaynak kısıtlı ülkelerde erişim zorlukları nedeniyle mide kanseri halen kötü prognozlu bir hastalık olmaya devam ediyor.
Digestive Disease Week® (DDW) 2025, mide kanseri alanındaki bu önemli araştırmaların kamuoyuyla paylaşıldığı prestijli bir platform niteliğinde. Mayıs 3’te sunulan bulgular, gastrointestinal sağlık alanındaki pek çok araştırmacı, klinisyen ve akademisyeni bir araya getirerek erken tanı ve tedaviye odaklanmış inovasyonların önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Sonuç olarak, mide kanserinin erken evrede tanınmasında yaşanan bu artış, uzun yıllardır ölümcül bir hastalık olarak kabul edilen mide kanserinde umut verici bir dönüm noktasıdır. Teknoloji, klinik farkındalık ve hedefe yönelik tarama programlarının beraberinde getirdiği bu gelişme, mide kanserini daha yönetilebilir bir hastalık haline getirme potansiyelini taşımaktadır. Gelecekte yapılacak araştırmalarla yaşam sürelerine olan etkileri ve en uygun tedavi stratejileri netleşecek; bu da mide kanserinde tedavi sonuçlarının iyileştirilmesine zemin hazırlayacaktır.
—
Araştırma Konusu:
Erken evre mide kanseri tespiti ve tanıdaki evre migrasyonu trendleri.
Makale Başlığı:
A two-decade evolution in early gastric cancer detection: Patterns and insights from SEER data.
Haberin Yayın Tarihi:
3 Mayıs 2025.
Web References:
http://www.ddw.org/press
Anahtar Kelimeler:
Mide kanseri, erken tanı, gastrik kanser, endoskopik görüntüleme, kanser taraması, mortalite oranları, Helicobacter pylori, endosonografi, dar bant görüntüleme, kanser araştırmaları