Psoriasis ve 33 Kanser Türü Arasındaki İlişki

admin
By admin
6 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Mendelian randomizasyon yöntemiyle yapılan yeni bir çalışma, kronik inflamatuvar deri hastalığı sedef hastalığının genetik yapısının, 33 farklı kanser türüne karşı olan etkilerini ortaya koydu. Büyük ölçekli genetik veri setlerinin kullanıldığı bu çalışma, sedef hastalığı ile kanser gelişimi arasındaki karmaşık ilişkilere yeni bir bakış açısı getirirken, bazı kanser türlerine karşı potansiyel koruyucu etkileri gündeme taşıdı. Bu, kronik inflamasyon hastalıkları ile kanser gelişimi arasındaki neden-sonuç ilişkilerinin aydınlatılmasına yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sedef hastalığı, bağışıklık sisteminin aşırı aktifleştirilmesi sonucunda ortaya çıkan kronik bir hastalık olup, ciltte kalıcı iltihaplanmayı tetikler. Daha önce yapılan epidemiyolojik araştırmalarda sedef hastalığının çeşitli kanser türleri için risk faktörü oluşturduğu belirtilmiş olsa da bu bulgular, birçok dış etkenin etkisi altında kalmak ve ters nedensellik problemi yaşamak gibi nedenlerle kesin nedensel ilişkiyi gösterememiştir. Bu zorlukları aşmak için Liu ve ekibi, genetik varyantların nedenselliği yorumlamak için kullanıldığı Mendelian randomization (MR) yöntemine başvurdu.

Araştırmacılar, öncelikle sedef hastalığıyla güçlü bir şekilde ilişkili olan 49 bağımsız tek nükleotid polimorfizmini (SNP) belirledi. Bu genetik belirteçler, sedef hastalığına yatkınlığın ömür boyu genetik yansımalarını temsil ederek, çalışmada sedef hastalığı maruziyetinin etkilerini izole etti. Kanser verileri ise 500 bini aşkın katılımcıyı içeren FinnGen konsorsiyumu, 420 binden fazla kişiyi kapsayan UK Biobank ve diğer büyük kanser kohortları gibi geniş çaplı GWAS veri setlerinden toplandı.

Analizlerde ağırlıklı ters varyans yöntemi (IVW) kullanılarak sedef hastalığının genetik yatkınlığının her bir kanser tipiyle ilişkisinin derinlemesine incelenmesi sağlandı. Sonrasında farklı veri kaynaklarından elde edilen sonuçlar meta-analiz yoluyla birleştirilerek istatistiksel gücü artırdı ve genetik anlamda sedef hastalığı ile 33 çeşit kanser riski arasındaki bağlantılar ayrıntılı şekilde değerlendirildi.

En ilginç bulgulardan biri, sedef hastalığı genetik riskinin rahim içi kanseri ve prostat kanserine karşı hafif koruyucu etki göstermesiydi. UK Biobank verilerinde, sedef hastalığı ile ilişkili genetik varyantlar rahim içi kanseri riskinde nispeten azalma ile ilişkilendirildi. Benzer şekilde, FinnGen konsorsiyumu ve bağımsız bir büyük kanser veri setinde prostata yönelik koruyucu genetik bağlantılar tespit edildi. Bu sonuçlar, hormonal olarak etkilenebilen bu kanser türlerinde immün genetik mekanizmaların rol oynayabileceğini işaret ediyor.

Bunun aksine, kolon ve vulva kanserlerinde sedef hastalığı ile risk ilişkileri üzerinde tutarsızlıklar görüldü. UK Biobank verisi kolon kanserinde risk artışı öngörürken, FinnGen verisinde vulva kanseri için artan risk gözlendi. Ancak meta-analiz aşamasında bu ilişkiler istatistiksel olarak tutarsızlık gösterdi ve popülasyonlararası farklılıkların bu kanserlerde rol oynadığı düşünüldü.

Diğer 29 kanser türü için ise sedef hastalığı genetik riskini belirten SNP’ler ile anlamlı bir ilişki saptanmadı. Bu sonuç, sedef hastalığının tüm kanserlere yönelik yaygın bir risk oluşturmak yerine spesifik bazı kanser türlerinde genetik mekanizmalarla etkileşim içinde olduğunu düşündürüyor. Böylece kronik inflamasyonun sistematik etkilerinin kanser riskini genel olarak artırdığını varsayan geleneksel görüşler sorgulanmış oldu.

Bu özgün genetik korelasyonların altında, sedef hastalığında baskın olan bağışıklık sistemi yollarının, tümör oluşumuna karşı koruyucu immün izlemi geliştirebildiği hipotezi yatıyor. Özellikle rahim ve prostat kanserlerinde hormonal çevre ile bağlantılı immün cevapların rolü merak konusu. Gelecekte moleküler düzeyde yapılacak detaylı fonksiyonel çalışmalar, bu protektif etkilerin biyolojik temelini aydınlatacaktır.

Çalışma, genetik epidemiyoloji alanındaki ilerlemelerin hastalıklar arası karmaşık ilişkilerin anlaşılmasında yeni ufuklar açtığını gösteriyor. Geniş biyobank veri setleri ve gelişmiş istatistiksel genetik yöntemleri sayesinde sedef hastalığı ile kanser arasındaki ilişki gözlemsel çalışmalardan daha ileri, nedensel çıkarımlar ile incelenebiliyor. Bu da kişiye özel tıp uygulamalarında risk tahminlerinin daha hassas hale gelmesini sağlayacak.

Klinik açıdan bakıldığında, sedef hastalarının kanser tarama ve önleme stratejilerinin değerlendirilmesinde yeni perspektifler sunuluyor. Özellikle rahim ve prostat kanserleri açısından hafif koruyucu genetik sinyaller saptanması, izlemin ve yönetimin kişiselleştirilmesi için ipuçları verebilir. Ayrıca, hem dermatoloji hem onkoloji alanlarına hitap eden bağışıklık merkezli tedavi hedefleri geliştirilmesi için yeni kapılar aralayabilir.

Elbette sonuçların yorumlanmasında temkinli olunması gerekiyor. Bulguların etki büyüklüklerinin düşük olması ve çalışmanın doğrudan klinik fenotip yerine genetik göstergelere dayanması, daha fazla bağımsız popülasyonda tekrarlanmasını zorunlu kılıyor. Farklı etnik kökenlerde yapılacak çalışmalar ve mekanistik verilerle desteklenerek, translasyonel uygulamalara temel hazırlanmalı.

Liu ve arkadaşlarının yaptığı bu öncü Mendelian randomizasyon araştırması, sedef hastalığı ile kanser arasındaki karmaşık etkileşim ağını çözmede anlamlı ilerleme kaydetti. Kronik inflamasyonun kanser gelişimini doğrudan tetiklediği basit modellerin yerine, genetik ve bağışıklık temelli koruyucu mekanizmaların rol oynayabileceği daha karmaşık ve bağlama özgü yaklaşımların geliştirilmesini teşvik ediyor.

Gelecekte, Mendelian randomizasyon ve çoklu -omik verilerin entegrasyonuyla immün aracılı hastalıkların kanser seyrini nasıl etkilediğinin kesinleşmesi bekleniyor. Bu çalışma, insan hastalık biyolojisinin ne kadar geçirgen ve nüanslı olduğunu gözler önüne sererken, kişiselleştirilmiş tıp ve önleyici stratejileri geliştirirken genetik temelli yaklaşımların önemini vurguluyor. Sonuç olarak, bu tür bulgular, tedavi ve risk yönetimini hastaya özgü optimize etmeye ve doğanın genetik varyasyonlarından faydalanmaya yönelik yeni ufuklar açıyor.

Araştırma Konusu:
Psoriasis hastalığı ile 33 ortak kanser türü arasındaki genetik ilişki ve neden-sonuç bağlantılarının Mendelian randomization yöntemiyle incelenmesi.

Makale Başlığı:
Associations between psoriasis and risk of 33 cancers: a Mendelian randomization study

Web References:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14243-4

Doi Referans:
https://doi.org/10.1186/s12885-025-14243-4

Resim Credits:
Scienmag.com

Anahtar Kelimeler:
psoriasis, genetik varyantlar, kanser riski, Mendelian randomizasyon, kronik inflamasyon, GWAS, bağışıklık sistemi, prostat kanseri, rahim içi kanseri, cilt hastalıkları ve kanser ilişkisi

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir