İngiltere Çalışması: Kilo ve Geç Gebelik Kanseri artırıyor

admin
By admin
6 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Son yıllarda artan obezite oranları ve kadınların doğurganlık yaşlarındaki değişimler, meme kanseri risk faktörlerinin anlaşılmasında yeni ufuklar açıyor. Manchester Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen ve yakın zamanda Avrupa Obezite Kongresi (ECO 2025) kapsamında açıklanan önemli bir çalışma, 20 yaş sonrası ciddi kilo artışı ile doğurganlık zamanlamasının meme kanseri üzerindeki etkisini detaylı olarak ortaya koydu. Bu araştırma, ileri yaşta ilk doğum yapma ya da hiç doğum yapmama durumları ile yetişkinlik döneminde belirgin kilolu olmanın birlikte meme kanseri riskini dramatik şekilde artırdığını göstererek, hastalığın önlenmesi ve risk değerlendirmesinde yeni bir perspektif kazandırıyor.

Dünya genelinde her yıl milyonlarca kadının hayatını tehdit eden meme kanseri, 2022 yılında yaklaşık 2.3 milyon yeni tanı ile en sık görülen kadın kanseri olmaya devam etti. Ülkemiz açısından da hayati bir ölüm ve hastalık nedeni olması nedeniyle, riski etkileyen faktörlerin daha net bilinmesi koruyucu sağlık politikalarına rehberlik etmek açısından büyük önem taşıyor. Daha önce yapılan çalışmalar, menopoz sonrası dönemde yetişkinlikte kazanılan fazla kilonun meme kanseri riskini artırdığını göstermiş olsa da, bu çalışmada kilodaki değişim ile doğurganlık yaşı arasındaki karmaşık ilişkinin etkileri ilk kez kapsamlı şekilde aydınlatıldı.

İngiltere merkezli PROCAS (Meme Kanseri Riskini Tahmin Etme) çalışması kapsamında toplanan veriler, yaklaşık 50.000 kadın üzerine yapılan analizlerde median 57 yaşındaki katılımcıların 20 yaşındaki kiloları ve ardından geçirdikleri kilo artışı yüzdesi karşılaştırıldı. Ayrıca, kadınların ilk doğumlarını 30 yaşından önce mi, sonra mı gerçekleştirdikleri ya da hiç doğum yapıp yapmadıkları tespit edildi. Ortalama 6.4 yıllık takip sürecinde 1.702 yeni meme kanseri vakası saptanarak, kilodaki artış ile üreme zamanlamasının risk üzerindeki etkileri istatistiksel olarak karşılaştırıldı.

Çalışmanın dikkat çekici bulgularından biri, erken yaşta anne olan kadınların yetişkinlikte daha fazla kilo alma eğiliminde olmalarına rağmen, erken doğumun meme kanserine karşı bağımsız koruyucu bir faktör olarak öne çıkması oldu. Ancak bu olumlu etkinin, yetişkin dönemde %30’dan fazla kilo artışı yaşayan kadınlarda geç doğum ya da doğum yapmama durumlarında ortadan kalktığı ve meme kanseri riskinin yaklaşık 2.7 kat yükseldiği belirlendi. Yani yetişkinlik kilolu ve ileri yaşta ilk gebeliği yaşayan veya hiç gebelik yaşamayan kadınlar, erken doğum yapıp kilo artışını %5’in altında tutan kadınlara kıyasla belirgin şekilde yüksek riske sahip.

Bu bulgular, özellikle son 30 yılda İngiltere’de yaygınlaşan kilo alma eğilimleri ve kadınların ortalama doğum yaşının yükselmesi ile paralel olarak meme kanseri insidansının da artmasına ışık tutuyor. Ulusal istatistikler, aşırı kilolu veya obez kadın oranının 1993’te %49 iken 2021’de %59’a ulaştığını gösterirken, kadınların çocuk sahibi olma yaşlarının da 50 yıl içerisinde artmaya devam ettiği hatırlanmalıdır. Bu demografik değişikliklerin meme kanseri riskini nasıl etkilediğine dair bu çalışma önemli bilgiler sunmaktadır.

Manchester Üniversitesi’nden sorumlu araştırmacı Dr. Lee Malcomson, çalışmanın kilodaki artış ve doğum zamanlaması arasındaki etkileşimi netleştiren ilk çalışma olduğunu vurguluyor. Dr. Malcomson, özellikle birinci doğumunu geç yaşta yapan veya hiç doğum yapmayan kilolu kadınların yüksek risk grubunda yer alması sebebiyle sağlık profesyonellerinin bu gruplara yönelik risk yönetimi ve koruyucu yaklaşımlarda dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor. Yaşam tarzı düzenlemeleri başta olmak üzere kilo kontrolü ve fiziksel aktivite artırılarak risk azaltılmasının önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Çalışmanın alt gruplarda yaptığı analizlerde, östrojen reseptör (ER) pozitif meme kanseri ve erken evre meme kanseri (DCIS) vakalarında da benzer ilişkilerin gözlendiği belirtildi. Ayrıca rutin tarama programları ile saptanan tüm meme kanseri vakalarında ve menopoz sonrası kadınlarda kilodaki artışın ve doğum zamanının meme kanseri riskini etkilediğine dair tutarlı veriler elde edildi. Bu da bulguların kanser alt tiplerine veya menopoz durumuna bağlı olmaksızın genel geçerliliğini destekliyor.

Meme kanseri patogenezine dair mekanistik açıklamalar da mevcut literatürle uyumluluk gösteriyor. Vücut yağ miktarının artması, kronik inflamasyon ve östrojen seviyelerinin yükselmesine yol açarak özellikle menopoz sonrası dönemde meme dokusundaki tümör gelişimini kolaylaştırıyor. Öte yandan, erken yaşta gerçekleşen gebelik, meme dokusunun mimarisinde ve gen ifadesinde kalıcı değişiklikler yaratıp kanser oluşumunu engelleyen koruyucu etkiler sağlıyor. Erken gebelikten yoksun kalmak veya geç gebelik yalnızca kilo artışının zararlı hormonal etkilerini şiddetlendirerek risk oluşturuyor.

Bu çalışma, meme kanseri riskini öngören modellerin geliştirilmesinde doğurganlık zamanlaması ve yetişkin dönem kilodaki artışın birlikte dikkate alınmasının ne denli elzem olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, kadınlara erken erişim ve risk artırıcı faktörlerin bilinçlendirilmesi yoluyla sağlıklı kilo korunumu teşvik edilerek meme kanseri sıklığının azaltılması hedeflenebilir. Toplumda değişen demografik yapılar ve yaşam alışkanlıklarının kanser epidemiyolojisine yansımaları, gelecekte sürdürülebilir ve etkili sağlık politikalarının oluşturulmasında temel veriler oluşturmaktadır.

Sağlık çalışanları için önemli bir mesaj da, yalnızca kilo artışı veya sadece doğurganlık yaşı değil, bu iki faktörün birlikte ele alındığında riskin katlanarak yükseldiğinin kabul edilmesidir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş tarama programları ve yoğun yaşam tarzı müdahaleleri ile yüksek riskli grupların belirlenmesi ve takibi, meme kanserinin erken yakalanması ve önlenmesinde kritik rol oynar.

Sonuç olarak, bu yenilikçi İngiltere araştırması, yetişkin dönemdeki kilo artışı ile ilk doğum zamanının etkileşim içinde meme kanseri gelişimindeki rolünü ayrıntılı şekilde ortaya koyarak onkoloji ve halk sağlığı alanında önemli bir boşluğu doldurmuştur. Elde edilen sonuçlar, bilim dünyasında ve klinik uygulamada geniş yankı uyandırarak, kadın sağlığının korunması için risk faktörlerine yönelik farkındalık ve önleyici adımların güçlendirilmesi adına yol gösterici olacaktır.

**Araştırma Konusu**: Yetişkinlik dönemi kilo artışı ve ilk doğum yaşının meme kanseri riski üzerindeki etkileşiminin incelenmesi.

**Haberin Yayın Tarihi**: 9-Mayıs-2025

**Anahtar Kelimeler**: meme kanseri riski, yetişkin kilo alımı, ilk doğum yaşı, obezite, üreme faktörleri, PROCAS çalışması, östrojen reseptör pozitif meme kanseri, ductal karsinoma in situ, kanser epidemiyolojisi, menopoz, önleyici sağlık

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir