GLP-1 Reseptör Agonistlerinin Kilo Dışı Anti-Kanser Etkileri

admin
By admin
6 Min Read
Disclosure: This website may contain affiliate links, which means I may earn a commission if you click on the link and make a purchase. I only recommend products or services that I personally use and believe will add value to my readers. Your support is appreciated!

Obezite ve tip 2 diyabet, çeşitli kanser türleri için önemli risk faktörleri olarak uzun süredir kabul edilmektedir. Bu hastalıklarla mücadelede liraglutid ve exenatide gibi ilk nesil glukagon benzeri peptid-1 reseptör agonistlerinin (GLP-1RA) kullanımı artmaktadır. Avrupa Obezite Kongresi (ECO) 2023’te Malaga, İspanya’da sunulan yeni bir bilimsel çalışmaya göre, bu ilaçların sadece kilo kaybı sağlamakla kalmayıp, obeziteyle ilişkili bazı kanserlerin önlenmesinde cerrahiye kıyasla daha etkili olabileceği ortaya konuldu. eClinicalMedicine dergisinde yayımlanan bu gözlemsel kohort çalışması, GLP-1RA’ların kanser önleyici etkilerinin, kilo kaybından bağımsız olarak doğrudan mekanizmalara işaret ettiğini gösterdi.

Çalışmada, Clalit Health Services’in elektronik sağlık kayıtları kullanılarak, obezitesi ve tip 2 diyabeti olan 6.300’den fazla bireyin verileri incelendi. Katılımcılar, bariatrik cerrahi uygulanan grup ve GLP-1RA tedavisi gören grup olmak üzere ikiye ayrıldı ve cinsiyet, yaş, başlangıç BMI değeri, sigara kullanımı ve tedavi başlangıç tarihine göre eşleştirildi. Ortalama 7,5 yıl süren takip sürecinde, her iki grupta da obezite ile ilişkili kanser insidansı arasında anlamlı fark gözlenmedi. Ancak detaylı ağırlık kaybı düzeyi analizleri, GLP-1RA grubunun cerrahi grubuna nazaran %41 oranında daha yüksek kanser önleyici etki gösterdiğini ortaya koydu.

Bariatrik cerrahi, obezite tedavisinde en etkili yöntem olarak kabul edilirken, bu yeni kanıt GLP-1RA’ların sadece kilo kaybı sağlamakla kalmayıp, kanser gelişimine katkı sağlayan inflamasyon ve metabolik bozuklukları doğrudan hedef alan biyolojik etkiler gösterdiğini düşündürmektedir. Çalışmanın eş lideri Dr. Yael Wolff Sagy, bu durumun özellikle obezite kaynaklı kronik inflamasyonun GLP-1 aracılı düzenleme yoluyla baskılanmasından kaynaklanabileceğini belirtti.

Obezitenin tetiklediği birçok kanser türü bu araştırmada ayrıntılı olarak ele alındı. Bunlar arasında postmenopozal meme kanseri, kolorektal kanser, endometriyal karsinom, meningiom, böbrek hücreli karsinom, karaciğer ve pankreas maligniteleri, tiroid ve mide kanserleri ile over kanserleri yer aldı. Bu kanserlerin gelişiminde kronik inflamasyon, insülin direnci ve adipokin ile hormon düzeylerindeki değişiklikler önemli rol oynar. Yeni çalışma, GLP-1RA’ların bu yolları kesintiye uğratabileceğine işaret eden ilk somut gözlemlerden birini sundu.

GLP-1RA ilaçları, pankreastan insülin salınımını artırırken glukagonu baskılar, mide boşalmasını yavaşlatır ve iştahı azaltır. Bunlar metabolik dengede önemli rol oynar. Ancak bu yeni veriler, bu mekanizmaların ötesinde, GLP-1’ın bağışıklık sistemi ve inflamasyon üzerindeki düzenleyici etkilerinin de hastaların kanser riskini anlamlı biçimde azaltabileceğini göstermektedir. Bu, GLP-1RA’ların anti-tümör özellikleri hakkında yeni araştırma alanlarının açılmasını teşvik etmektedir.

Çalışmanın en kritik yönlerinden biri, bariatrik cerrahinin daha belirgin kilo kaybı sağlamasına rağmen, GLP-1RA grubunda benzer ya da hafif daha düşük kanser görülme sıklığının raporlanmasıdır. Araştırmacılar, kilo kaybı kadar ilacın direkt etkilerinin de önemli olduğunu belirterek istatistiksel analizlerde kilo kaybı etkisini sabitledi ve ilaç grubunun %41 daha fazla fayda sağladığını gözlemledi. Bu durum, GLP-1RA’ların tedavi stratejilerinde cerrahi tedaviye alternatif ya da tamamlayıcı olabilirliği açısından dikkat çekici bir sonuçtur.

Kanser oluşumunun uzun yıllar alan yavaş bir süreç olması göz önüne alındığında, ortalama sekiz yıllık takip süresi, bu koruyucu etkinin zaman içinde sürdürülebilir olduğunu gösterir. Prof. Dror Dicker, GLP-1 aracılı inflamasyon modülasyonunun tümör gelişimini engellemede kilit rol oynadığını vurgularken, anti-inflamatuvar ve immünomodülatör etkilerin detaylı olarak araştırılması gerektiğini belirtti.

Ancak araştırmanın retrospektif gözlemsel yapısı sebebiyle nedensel ilişkilerin kesinleştirilmesi için ileriye dönük, randomize kontrollü çalışmaların gerekliliği vurgulanmaktadır. Ayrıca, daha güçlü ve uzun etkili yeni nesil GLP-1RA ilaçlarının da benzer ya da farklı etkiler gösterip göstermediğinin tespiti önemlidir. Bazı ilaç firmalarının bu alandaki yatırımları artarken, güvenlik ve etkinlik profilinin ayrıntılı incelenmesi zorunludur.

Bu bulgular sadece klinik uygulamaları değil, sağlık politikalarını da etkileyebilir. Obezite ile ilişkilendirilen kanserlerin sosyo-ekonomik yükü düşünüldüğünde, ilaç bazlı koruma stratejilerinin yaygınlaştırılması, hem hasta yaşam kalitesini artıracak hem de sağlık sistemlerine maddi açıdan katkı sağlayacaktır. Kilo yönetimini destekleyici cerrahi yöntemlerle birlikte kullanılması mümkün olabilecek bu ilaçlar, multidisipliner yaklaşımların parçası haline gelebilir.

Araştırma, İsrail’de yarım milyondan fazla nüfusa hizmet veren Clalit sağlık sisteminin verilerini kullanmış ve araştırma için ilaç firmalarından finansal destek alınmamıştır. Yazarların bazıları bu firmalarla yakın ilişki bildirirken, bu ilişkinin çalışmanın sonuçlarına doğrudan etkisi olmadığı belirtilmiştir. Çalışmanın saygın bir dergide yayınlanması, bilimsel tarafsızlığı güçlendirmiştir.

Özetle, GLP-1 reseptör agonistlerinin, sadece metabolik hastalıkların tedavisinde değil, aynı zamanda obezite ilişkili kanserlerin önlenmesinde de önemli bir potansiyel taşıdığı anlaşılmıştır. Bu ilaçların doğrudan kanser gelişim mekanizmalarını etkileyen farmakolojik özellikleri, multidisipliner tedavi yaklaşımlarının ve kişiselleştirilmiş medikal stratejilerin önünü açmaktadır. İleri çalışmaların bu bulguları klinikte gerçek uygulamalara dönüştürmesi beklenmektedir.

Bu çalışma, obezite, diyabet ve kanser bağlantısının karmaşıklığını gözler önüne sererken, GLP-1RA gibi umut vadeden ajanların bu üç hastalık biriminde eşzamanlı koruyucu rol oynamasını sağlayacak yeni tedavi paradigması arayışını desteklemektedir. Böylelikle, risk altındaki bireylerin yaşam kalitesi ve uzun vadeli sağkalım oranları artırılabilir. Klinik araştırmalar ve hasta takipleriyle bu ilginç alanın kapsamı genişlemeye devam edecektir.

Araştırma Konusu:
İlk nesil GLP-1 reseptör agonistlerinin (liraglutid, exenatide) bariatrik cerrahi ile kıyaslandığında obezite ilişkili kanserlerin önlenmesindeki etkinliğinin gözlemsel, retrospektif kohort çalışması ile incelenmesi.

Makale Başlığı:
Glucagon-like peptide-1 receptor agonists compared with bariatric metabolic surgery and the risk of obesity-related cancer: an observational, retrospective cohort study

Haberin Yayın Tarihi:
11 Mayıs 2025

Anahtar Kelimeler:
GLP-1 reseptör agonistleri, bariatrik cerrahi, obezite ilişkili kanserler, liraglutid, exenatide, tip 2 diyabet, kanser önleme, metabolik terapi, inflamasyon, retrospektif kohort çalışması

Share This Article
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir