Haftanın ilk işlem günü, döviz piyasalarında hareketli bir başlangıç yaşandı. 12 Mayıs Pazartesi sabahı itibarıyla dolar kuru, açılışta 38,7120 seviyesinde yer aldı ve yatırımcıların odağında güçlü bir form grafiği çizdi. Geçtiğimiz Cuma gününü yükseliş eğilimiyle tamamlayan dolar/TL, kapanışı bir önceki güne göre yüzde 0,3 artışla 38,7610 seviyesinden gerçekleştirdi. Bu fiyat hareketleri, TL’nin dolar karşısında zayıflamaya devam ettiğinin göstergesi olarak yorumlanıyor. Piyasada yaşanan bu hareketler, ekonomi yönetimini ve yatırımcıları yakından ilgilendiriyor. Özellikle döviz kurundaki dalgalanmanın etkileri, önümüzdeki günlerde de piyasa dinamiklerini belirleyici olacak gibi görünüyor.
Küresel piyasalarda ise pozitif bir havanın hakim olduğu gözlemleniyor. ABD ve Çin arasında sürmekte olan ticaret müzakerelerinde olumlu gelişmeler yaşanması, yatırımcı güveninde artışa yol açtı. Bu durum, risk iştahının yükselmesini sağlarken, gelişmekte olan ülke para birimleri de bu süreçten olumlu etkileniyor. Türkiye’nin döviz kuru açısından ise global gelişmeler dolaylı yoldan etkili oluyor. Yatırımcıların tamamen yerli gelişmelere odaklanmasının yanında, dünya ekonomisindeki bu iyimser tablo TL üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Ancak, küresel piyasaların olumlu seyri, yerel dinamiklerin etkisiyle sınırlı kalabilir.
Türkiye’nin ekonomik görünümüne yakından bakıldığında, döviz kurlarındaki yükselişin ardında birçok faktör bulunuyor. İç politikada yaşanan belirsizlikler, enflasyon oranlarındaki yüksek seviye ve bütçe açığı gibi makroekonomik zorluklar, TL’nin değer kaybını tetikliyor. Ayrıca, merkez bankasının faiz politikaları ve para arzındaki gelişmeler de kur hareketlerinde belirleyici oluyor. Bu ortamda, dolar/TL’nin yükseliş trendini sürdürmesi yatırımcıların kredi maliyetlerini ve ithalatçılar üzerindeki mali yükümlülüklerini artırıyor. Dolayısıyla, döviz kurlarındaki istikrarsızlık, ekonomide gri fonksiyonların ve belirsizliklerin artmasına neden oluyor.
Euro ve sterlin gibi diğer majör döviz kurlarında ise nispeten sakin bir seyir gözleniyor. Euro/TL kuru açısından, ortalama seviyelerde devam eden dalgalanmalar dikkat çekiyor. Avrupa ekonomisinde toparlanma sinyallerinin güçlenmesi, Euro’yu dolar karşısında bir miktar destekliyor. Ancak, küresel riskler ve bölgesel gelişmeler, Euro’nun TL karşısındaki hareketlerinde sınırlayıcı bir rol oynuyor. Birleşik Krallık para birimi sterlin ise Brexit sonrası sürecin ekonomik yansımalarıyla dengeli hareket ediyor. 12 Mayıs Pazartesi gününden itibaren görülen fiyatlamalar, sterlinin başlıca dövizler karşısında stabil bir performans sergileyeceğine işaret ediyor.
Piyasalardaki bu gelişmeler ışığında, yatırımcıların döviz kurundaki ani değişimlere karşı dikkatli adımlar atmaları gerekiyor. Özellikle kısa vadeli yatırım planları olanlar için kurdaki hareketlilik riskleri beraberinde getiriyor. Kurdaki yükselişin önümüzdeki haftalarda nasıl şekilleneceği, uluslararası ekonomik gelişmelerle birlikte Türkiye’nin iç piyasasına bağlı olarak değişkenlik gösterecek. Yatırımcılar açısından, döviz portföyü oluştururken sadece mevcut fiyatlara bakmak yerine makroekonomik verilere ve politik risklere de göz atmak önemli hale geliyor. Aksi takdirde, daralan kâr marjları ve artan maliyetler nedeniyle kayıplar kaçınılmaz olabilir.
Banka ve finans kuruluşları da kurdaki dalgalanmayı göz ardı etmiyor. 12 Mayıs itibarıyla döviz alım-satım işlemlerinde volatilitenin yükselmesi, piyasa derinliğinin riskli yanlarını ortaya koyuyor. Bazı bankalar ve aracı kurumlar, kur fiyatlarında ani sıçramaların önüne geçmek için işlem limitlerinde değişikliklere gitmeye başladı. Bu uygulamalar, yatırımcıların piyasa geçişlerini yumuşatmayı hedeflese de, dalgalanmanın uzun vadeli etkilerini tamamen bertaraf etmek mümkün görünmüyor. Bankaların önümüzdeki süreçte daha temkinli adımlar atması bekleniyor.
Tüketici cephesinde ise dövizdeki artış çok daha doğrudan hissediliyor. İthal ürünlerin fiyatları dövizdeki yükselişle birlikte artış gösteriyor. Bu durum, özellikle dayanıklı tüketim mallarında ve elektronik ürünlerde fiyatların gitgide yükselmesine sebep oluyor. Enflasyonun yüksek seyretmesi, vatandaşın alım gücünü yitirmesine yol açarken, kurdaki istikrarsızlık da fiyatların devamlı yukarı yönlü hareket etmesini tetikliyor. Böylece ekonomik baskı, halkın günlük yaşamını zorlaştırmaya devam ediyor. Döviz artışı nedeniyle yapılacak her yeni zam, tüketici davranışlarında olumsuz bir gerilemeye işaret ediyor.
İş dünyası açısından da döviz kurlarındaki yükseliş kritik anlam taşıyor. İhracat sektörleri için kur artışı bazen avantaj sağlayabiliyor olsa da, ithalat bağımlı üretim dallarında maliyetlerin artması ciddi sorunlar doğuruyor. Yüksek kur, girdi maliyetlerini yukarı taşıdığı için üretim fiyatları ve nihai ürün satış fiyatları da yükseliyor. Dolayısıyla rekabet gücü zayıflayan firmalar, karlılıklarını korumakta zorlanıyor. Ayrıca ithalat kredilerinin ve dış borç yükümlülüklerinin maliyeti de yükseldiğinden şirketlerin finansal yapılarına ekstra yük binebiliyor. Bu şartlarda, ekonomik büyümenin yavaşlayabileceği ihtimali gündemde kalıyor.
Politika yapıcılar ise döviz kuru üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik yeni adımlar atma ihtiyacında. Para politikalarının yanı sıra, makro ihtiyati tedbirlerin devreye sokulması ihtimali yüksek. Bu kapsamda, rezerv yönetimi, dış finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yapısal reformların hızlandırılması ön planda yer alıyor. Ekonomik istikrarı sağlamak adına atılacak adımların, piyasaların güvenini tekrar kazanmak için kritik olduğu değerlendiriliyor. Ancak zamanlama ve uygulama detayları, ekonomi yönetimi nezdinde olanca titizlikle değerlendirilmek durumunda. Erken ve doğru müdahaleler, dalgalanmaları sınırlamak için tek seçenek gibi görünüyor.
Teknik analiz açısından bakıldığında, dolar/TL kurunda 38,70 seviyesinin önemli bir direnç noktası olarak test edilmesi bekleniyor. Bu eşiğin kırılması halinde, kurda daha sert yükseliş hareketlerinin yaşanması muhtemel. Öte yandan, bu destek seviyesinin altına inilmesi durumunda ise gerilemeler gözlemlenebilir. Yatırımcıların bu kritik seviyeleri dikkatle takip etmesi öneriliyor. Aynı şekilde, Euro/TL ve sterlin/TL kurlarında da teknik analiz sinyalleri, piyasa oyuncularının kararlarını şekillendirecek. Volatilitenin yüksek olduğu bu dönemlerde, teknik göstergelerin ve temel verilerin birlikte değerlendirilmesi yatırım stratejilerine yön verecektir.
Uluslararası ticaret gelişmeleri de döviz kurunu etkileyen önemli bir unsur olarak öne çıkıyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret görüşmelerinde yaşanan olumlu atmosfer, küresel likidite ortamını iyileştiriyor ve piyasaların risk iştahını artırıyor. Bu iyimserlik, gelişmekte olan ülke paralarına da dolaylı destek sağlıyor. Türkiye’nin kur seviyelerinde yaşanan dalgalanma ise, bu global iyimserliğe rağmen, iç risk faktörlerine bağlı olarak daha karmaşık bir grafik çiziyor. Önümüzdeki haftalarda ticari anlaşmalarda yaşanacak gelişmeler, TL’nin performansında belirleyici olacak. Böylelikle küresel ve yerel faktörlerin birlikte hareket etmesi bekleniyor.
Son olarak, piyasa aktörlerinin beklentileri önümüzdeki dönemde döviz kurlarındaki dalgalanmanın süreceği yönünde. Hem küresel belirsizlikler hem de Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yapısal düzenlemelerin gecikmesi, TL’nin değer kaybının devam edebileceği anlamını taşıyor. Bu ortamda, yatırım stratejilerinin esnek tutulması ve risk yönetiminin öncelikli hale gelmesi önemli. Ekonomi yönetiminin alacağı kararlar, piyasanın yönünü değiştirebilecek kapasitede. Yatırımcılar, hem küresel gelişmeleri hem de Türkiye’nin makroekonomik verilerini yakından izleyerek pozisyonlarını güncellemeliler.
Özetle, 12 Mayıs Pazartesi günü itibarıyla döviz piyasaları hareketli ve dikkat çekici bir tablo sunuyor. Dolar/TL’de yükseliş sürdürülebilir görünürken, Euro ve sterlin kurları daha sükunetli bir seyir izliyor. Küresel ticaret görüşmelerindeki olumlu gelişmeler piyasaları desteklese de, Türkiye’ye özgü ekonomik riskler TL’nin değer kaybını sınırlayamıyor. Yatırımcıların bu dinamikleri iyi analiz ederek, bilinçli kararlar almaları gerekiyor. Önümüzdeki haftalar döviz piyasası açısından kritik bir dönem. Dalgalanmanın boyutu, alınacak önlemler ve makroekonomik reformlar ile şekillenecek. Dolayısıyla piyasalarda hareketli günler yaşamaya devam edeceğiz.