İleri evre karaciğer kanseri türlerinden hepatoselüler karsinom (HCC), özellikle kronik hepatit B virüsü (HBV) enfeksiyonu kaynaklı olanlarında, onkoloji alanında önemli bir mücadele alanı olmaya devam ediyor. Karaciğer rezeksiyonu (cerrahi çıkarma) günümüzde küratif tedavi seçenekleri arasında yer alıyor, ancak ameliyat sonrası hasta sağkalımını önceden doğru biçimde tahmin etmek tedavi stratejilerinin belirlenmesinde kritik bir öneme sahip. Son dönemde yayımlanan kapsamlı bir çalışmada, platelet-albümin-bilirubin (PALBI) skorunun, daha önce kullanılan albümin-bilirubin (ALBI) derecesinden daha üstün olduğu gösterildi. Bu yeni kriter, özellikle HBV ilişkili HCC hastalarının karaciğer rezeksiyonunu takiben uzun dönem sağkalımını tahmin etmede güvenilir performans sergiliyor.
Karaciğer fonksiyonlarının ve hasar derecesinin değerlendirilmesi, HCC tedavi yönetiminde temel taşlardan biridir. Tarihsel olarak karaciğer hastalıklarının derecelendirilmesinde Child-Pugh (CP) skoru kullanıldı fakat bu skorun objektif olmaması, subjektif değerlere dayanması ve kullanıcılar arası farklılıklar göstermesi dezavantaj kabul edildi. Daha yakın zamanlarda ise ALBI skoru, sadece biyokimyasal değerlerle oluşturulduğu için klinikte daha objektif ve kullanışlı kabul edilmiştir. Ancak ALBI değerlendirmesinde trombosit sayıları göz önüne alınmamaktadır. Oysaki trombositler, portal hipertansiyon ve karaciğer fibrozisinin şiddetini yansıtmasıyla HCC’nin seyri açısından hayati öneme sahiptir.
ALBI skorundaki bu eksikliği gidermek amacıyla platelet sayısı da skorlamaya dahil edilerek PALBI skoru geliştirilmiştir. Böylece hem karaciğerin fonksiyonel rezervi hem de portal hipertansiyona bağlı dolaylı göstergeler aynı anda değerlendirilebilir. Yang ve arkadaşlarının 2013-2023 yılları arasında HBV kaynaklı HCC tanısı konmuş ve cerrahi rezeksiyon uygulanmış 1.005 hasta üzerinde gerçekleştirdiği retrospektif kohort çalışması, bu yeni skorun klinik değeri hakkında önemli kanıtlar sundu. Büyük hasta popülasyonu çalışmaya güçlü istatistiksel bir altyapı sağlarken, PALBI ile ALBI skorlarının uzun dönem sağkalım tahminindeki performansları doğrudan karşılaştırıldı.
Araştırmanın en dikkat çeken yönlerinden biri, PALBI skorunun hayatta kalım tahmininde ALBI skoruna kıyasla çok daha yüksek ayırt edici güç göstermesi oldu. PALBI’nin genel sağkalımı öngörmede alan altındaki eğri (AUC) değeri 0,618 olarak kaydedilirken, ALBI’nin AUC’si yalnızca 0,522 düzeyinde kaldı. Her iki skor da istatistiksel olarak anlamlı tahminler sunsa da PALBI’nin yükseltilmiş doğruluğu, hastaların prognostik kategorilere daha isabetli biçimde ayrılmasını mümkün kılmakta ve bu sayede kişiye özel tedavi planlamasında büyük avantaj sağlamakta.
Çalışmada çok değişkenli analizler de yapıldı ve ALBI ile PALBI skorlarının genel sağkalım üzerinde bağımsız prognostik faktörler olduğu doğrulandı. Ancak PALBI skoru daha sıkı güven aralıkları ve anlamlılık seviyeleriyle (p değerleri) diğerinden daha güçlü bir prediktif kapasite gösterdi. Dahası, hastalık seyri göz önüne alındığında, hastalıksız sağkalımı öngörmede yalnızca PALBI istatistiksel olarak anlamlı çıktı. Bu bulgu, PALBI’nin nüks riskini izlmede de klinik pratikte önemli bir araç olduğunu göstermekte.
Bunun yanında araştırmacılar, çalışmayı dünya genelinde kabul gören Barcelona Klinik Karaciğer Kanseri (BCLC) evreleme sistemi altındaki hasta alt gruplarında da değerlendirdi. PALBI, BCLC evrelerinin her birinde hastaları üç farklı prognostik gruba ayırma yeteneği bulundururken ALBI buna muvaffak olamadı. Bu gelişmiş ayrıştırma becerisi, PALBI’nin yalnızca biyokimyasal parametrelerle sınırlı kalmayıp hematolojik verileri de kapsayarak daha rafine bir klinik evreleme modeli sunabileceğini ortaya koyuyor. Böylece cerrahi sonrası takip ve tamamlayıcı tedavi kararları daha hedefe yönelik hale gelebilir.
Bu skorun avantajları mekanizmasını anlamak bakımından da önemli. Plateletler yalnızca kanın pıhtılaşmasında değil, aynı zamanda karaciğer fibrogenezine ve tümör biyolojisine de katkı sağlıyor. Trombositopeni, portal hipertansiyonun ve karaciğer fonksiyon bozukluğunun şiddetinin güçlü bir göstergesi olarak HCC prognozunu olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alıyor. PALBI skorunun içine platelet eklenmesi, bu klinik ve patofizyolojik parametreleri doğrudan hesaba katarak prognostik bütünlüğü artırıyor.
Üstelik PALBI skorunun oluşturulması sıradan laboratuvar testlerine dayanıyor. Bu durum, dünya genelinde hepatitis B’nin yüksek olduğu, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bile sağlıklı uygulama imkanı veriyor. Maliyet etkinliği ve erişilebilirlik, bu skorun klinikte daha geniş ölçekli kullanımını mümkün kılarak, global sağkalım oranlarının artırılması yönünde umut veriyor.
Çalışmanın uzun bir zaman aralığını kapsaması (on yıl) hastaların tedavi yaklaşımlarındaki değişkenlikleri, demografik farklılıkları ve klinik uygulamalardaki gelişmeleri de yansıtarak elde edilen sonuçların geçerliliğini güçlendiriyor. Bu noktada çok boyutlu biyokimyasal göstergelerin entegre edilmesinin karaciğer kanseri gibi kompleks hastalıklarda prognozun daha doğru tahmin edilmesine imkan tanıdığı net biçimde ortaya konmuş oluyor. Böylece kişiye özgü tedavi yaklaşımları geliştirmek için sağlam bir altyapı oluşturuluyor.
Bu bulgular, klinisyenleri ve araştırmacıları HCC hastalarında kullanılan karaciğer fonksiyon skorlarını yeniden gözden geçirmeye çağırmakta. ALBI skoru nesnelliği ve basitliği ile takdir görmüş olsa da, PALBI hematolojik bir parametreyi dahil ederek hastaların prognozunu daha nüanslı biçimde ortaya koyuyor. Bundan dolayı hastaların izlenmesinde ve tedavi kararlarında PALBI’nin daha etkin kullanılması düşünülmelidir.
Gelecekte yapılacak çalışmalar için de PALBI’nin başka karaciğer hastalığı etyolojilerindeki (örneğin hepatit C virüsü ya da non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı) prognostik etkisinin test edilmesi öneriliyor. Ayrıca PALBI’nin görüntüleme ve moleküler biyobelirteçler ile entegre edilerek çok modelli tahmin modellerine dönüştürülmesi hedefleniyor. Bu yaklaşım, tümör biyolojisi, karaciğer rezervleri ve sistemik inflamasyonun birlikte değerlendirilerek hasta takibinde devrim yaratabilir.
Sonuç olarak, bu araştırma HBV kaynaklı hepatoselüler karsinomda rezeksiyonu takiben sağkalımın tahmini için önemli bir gelişmeyi simgeliyor. PALBI skoru, ALBI’ye göre daha güvenilir, erişilebilir ve klinik anlamda faydalı bir prognostik araç sunuyor. Hastaların tedavisi ve izlenmesinde temel bir rehber haline gelerek dünya çapında HBV ile ilişkili karaciğer kanseri yükünün azaltılmasına katkı sağlayabilir. Bu yeni veri, karaciğer fonksiyon değerlendirmesine hematolojik parametrelerin dahil edilmesinin önemini vurgulayarak klinik uygulamalarda paradigmayı değiştiriyor.
Araştırmanın klinik uygulamalara yansıması; bireyselleştirilmiş prognozlamada artış ve coğrafi kaynak ayrımı olmaksızın standart uygulamalarda PALBI skorunun entegre edilmesini teşvik ediyor. Böylece HBV ilişkili HCC hastalarının sağkalımını ve yaşam kalitesini iyileştirmeye dönük stratejik adımlar atılabilecek. PALBI’nin klinik rutine geçişi, kanser risk değerlendirmesinde çok boyutlu hasta verilerinin nasıl önemli katkılar sağlayabileceğinin canlı kanıtı oluyor.
Bu çalışma, çoklu parametrelerin bir araya getirilerek klasik indekslerin nasıl güncellenebileceğini gösterirken, geniş çaplı validasyonlar ve klinik iş akışlarına entegre edilme aşamalarının önemini ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde PALBI skoru, risk değerlendirmesinin temel taşlarından biri haline gelebilir; tedavi planlamada yol gösterici, hasta sonuçlarının iyileştirilmesinde olmazsa olmaz bir araç olarak karşımıza çıkabilir.
—
Araştırma Konusu: Hepatit B ilişkili hepatoselüler karsinomda karaciğer rezeksiyonu sonrası uzun dönem sağkalımın tahmininde prognostik skor sistemlerinin karşılaştırılması.
Makale Başlığı: Platelet-albumin-bilirubin versus albumin–bilirubin as a predictor of long-term survival for hepatitis B-Induced hepatocellular carcinoma after hepatic resection.
Web References: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14240-7
Doi Referans: https://doi.org/10.1186/s12885-025-14240-7
Resim Credits: Scienmag.com
Anahtar Kelimeler: hepatoselüler karsinom, hepatit B, karaciğer rezeksiyonu, PALBI skoru, ALBI skoru, karaciğer fonksiyon değerlendirmesi, trombosit, portal hipertansiyon, karaciğer fibrozisi, uzun dönem sağkalım, prognostik skorlar, BCLC evrelemesi