Hükümetler, kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve diğer gruplar, korumayı desteklemek için yılda yaklaşık 100 milyar dolar harcamaktadır. Ancak, koruma fonlarının harcanabileceği yerlere getirilen kısıtlamalar, organizasyonların türleri korumak için en umut verici fırsatlara odaklanmasını engellemektedir. Tennessee Üniversitesi, Knoxville’deki araştırmacıların öncülüğünde yapılan yeni bir çalışma, durumu iyileştirmenin bir yolunu önermektedir.
Çalışmanın baş yazarı olan UT Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümü profesörü Paul Armsworth, “Amerika Birleşik Devletleri’nde hala çok sayıda koruma fırsatı bulunmaktadır” diyor. “Bazı biyoçeşitlilik noktaları, türlerin karşı karşıya olduğu tehditlerin daha baskın olduğu yerlerde bulunmaktadır, ancak habitatı korumanın maliyeti bu bölgelerde daha düşüktür.”
Araştırma ekibine göre, bu faktörlerin kombinasyonu, koruma projelerinden biyoçeşitlilik konusunda yatırım getirisi yüksek bir fırsat sunmaktadır, ancak finansmana bağlı olan kısıtlamalar genellikle fonların nereye odaklanacağını belirlemektedir. Örneğin, özel bağışçılar genellikle yaşadıkları yere yakın koruma projelerini tercih etmektedir, bu ise türleri korumak için en iyi yerlerle örtüşmeyebilir. Sonuç olarak, türleri korumak için en iyi fırsatlar fonlamadan mahrum kalır.
Paul Armsworth, “Sonuç olarak, bir ailenin desteklemek için gıda markasını kısıtlamanız gibi bir şey oluyor, ancak koruma organizasyonlarının en iyi şey yapabilecekleri yerlere odaklanmalarına izin verirsek, etkileri çok daha büyük olacaktır” diyor.
Koruma bilim adamları daha önce bu bağlantısızlığa dikkat çekmişlerdir, ancak koruma organizasyonlarının çalışacakları bölgeleri önceliklendirmek için kullandıkları araçlar koruma fonlarına getirilen kısıtlamaları içermemektedir. Bunun yanı sıra, birçok politika yapıcı ve özel bağışçı, korumacıların kısıtlamasız fonlar için yaptıkları çağrılara kayıtsız kalmaktadır.
Paul Armsworth, “Tamamen kısıtlamasız fonlar en arzu edilenler olsa da, zor bulunurlar” diyor. “Yaklaşımımız, bu gerçeği ele alıyor ve halka ve özel bağışçılara biraz daha esneklik tanınması durumunda neler sunabileceğini gösteriyor. Belki bir özel bağışçıya bir nehir sisteminin veya göç eden bir türün korunmasını desteklemesi istenebilir ve bazı fonların koruma için kritik olan komşu eyaletlerdeki projelere akmasına izin verilebilir.”
Araştırmacılar, havalimanındaki döviz bürosu gibi döviz kurları kavramından yararlanarak, fonların bir yerden diğerine taşınabilmesi durumunda biyoçeşitlilik için mevcut kazançları gösteriyor. Ekip, koruma hibelerinde hatta küçük miktarda fon esnekliği eklemenin, tehdit altındaki türler için sonuçları büyük ölçüde iyileştirdiğini gösterdi.
The Nature Conservancy’nin Kuzey Amerika Bilim Direktörü Joe Fargione, “Bu makale, coğrafi konumlarına bakılmaksızın en öncelikli ve etkili projelere uygulanabilen esnek ve takdiri fonlamanın önemini vurguluyor” diyor.